20 Mayıs 2013 Pazartesi

TOMBİK KUĞU'NUN DEĞİŞİM MADDELERİ - PAZARTESİ MOTİVASYONU





Bakıyorum da 'ilerleyen yazılarda anlatacağım' dediğim ne çok şey birikmiş, arkası yarına çevirmişim bloğu. Ama söz verdiğim şeyi gecikmelide olsa illa yaparım, örneğin finallerden koşup yamacınıza geleceğim demiştim bakın karşınızdayım =) Kısaca bahsettiklerimi şimdi uzunca anlatacağım ki kimsenin aklında bir tereddüt kalmasın ve ufak tüyolar detaylandırılmış olsun. O zaman; yeni bir başlangıcın şerefine madde madde (mini el kılavuzu misali) neler değişmeli, neler yapılmalı, ben neler yaptım yazayım; yolumuz aydınlansın, Pazartesinin şanı yürüsün. Sizlere de bir ufak fikir olsun. Bakalım değişime karar veren Tombik Kuğu neler etmiş bu zamana kadar.Haydeeee

*Altın Kural: Kavga yok! Bedenine hakaret etmek, üzmek, beğenmemek olamaz, en önemli kuramız bu. Çünkü bunu başaramazsak maalesef devam edemiyoruz. Göbeğim çıktı, bacağım görünmesin etek giyeyim zaten kocaman, yandaki kızın belinin 3 katı oldu benim simitler, surata bak şişti iyice gibi bedenini ve ruhunu küstürecek konuşmalar yasak! Bunun yerine kabul etmek var. Sen ‘bu’sun ve eğer değişmek dönüştürmek istiyorsan bazı şeyleri onlara virüs muamelesi yapma sadece sev, bol bol sev, yüzünü gözünü öp, sarıl kendi kendine, göbeğini okşa. Kalçaların büyükse krem sür sabah akşam, ‘halledicez bebişim, seni de kurtarıcam bu yükten’ de, anne gibi ilgilen bedeninle. Benim ‘kurumuş bu ölmüş bitmiş’ dedikleri çiçeğimi öperek canlandırdım, şimdi bir limon veriyor aklın durur (Bitkiler duymazmışmış yalanın daniskası). Hadi koş aynaya, barışma zamanı.

*Kendine günde 3 dakika ayır; rahatsız edilmeyeceğin sessiz bir ortam oluştur kendine. Mümkünse hafif
sözsüz bir müzik aç ve uzan, gözlerini kapat. Sadece mutlu olduğun zamanları düşün, çocukluğunu, ailenle kutladığın özel günleri, vb. Ne kadar tatlı bir çocuk olduğunu düşün, nasıl olmak istediğini hayal et, o zaman ne kadar iyi hissedeceğini ve aslında bedeninin de senin de bir suçu olmadığını kabul et. Bu günler geçecek tabi peki ama geçince sen neler yapacaksın onu düşün, düşle.(Mümkünse ilk başlarda her gün, daha sonra gün aşırı bu seansı yap, kendine ayıracağın bu kadar zamanın eminim vardır, bahane bulma, mevzu bahis şahsen bizzat kendinsin.) Mutlu ol, kendine inan. Ve sana ne iyi gelecekse onu düşle. O zaman işte gözlerini açtığında hayat değişecek, çünkü senin bakış açın değişmiş olacak. Mutluluk mıknatıs gibidir, mutlu olmayı seçersen seni mutlu edecek şeyler gelecek başına.


*Her gün, her saniye ne yiyeceğim, açmıyım diye düşünme. Sadece bedenine iyi gelecek şeyleri yemek için o masaya otur. Seni kimyasal ilaçlarla büyümüş gıdalarla zehirleyecek insanları ve mekânların üzerini çiz. İnsan evladına bu kötülüğü yapan mekâna bir daha gider mi? Sen de bedeninin annesi olmaya niyet edip eylemiş bir insan olarak iyi ve kötü konusunda daha seçici olman lazım.


*Yeşil iyidir. Yaz geldi bir sürü yeşil sebze ve meyve çıktı şimdi taze taze. O yüzden misss gibi Pazar meyvesi sebzesi alıp evde biraz kendinize zaman ayırarak hazırlayın. İçinin temizlendiğini, toksinlerden arındığını ve kilo vermeni kolaylaştığını göreceksin. Başlangıçta ilk birkaç kilo verirken büyük bir motivasyon olacaktır.

*Bazen kaçamak yapabilirsin, dünyanın sonu değil. Bütün gün dikkatli yemeğini yedin ettin vs ama bir yürüyüşe çıktın arkadaşlarınla, sevgilinle veya sinemaya gittiniz; Arkadaş napıcaksın tırnaklarını mı yiyeceksin? Al 2 top meyveli dondurma (dondurma iyidir, soğuk metabolizmanı hızlandırır. Haftada 2 kere 2 top kâfidir benim bedenime, siz de kendinize uygun ölçüyü belirleyin) veya küçük boy popcorn tuz ekmeden ye. Eğer ‘Allah bozduk şimdi rejimi, bir sürü yağ aldık şimdi, gitti, bin kaloridir bu, zaten hep bozuyorum, başaramıyorum, ne iradesizim tutamıyorum kendimi’ diye kendi kendini yersen emin ol bedenin o yediklerinin hiç birini eritemez ve düşündüğün gibi başarısız olursun. Ama ‘Ben bunu hak ettim, zaten bünyem alıştı hemen yakar şimdi bunu. Bütün hafta uğraştım zorlandım bu bedenime hediye olsun, keyfini çıkart yavrucum zaten bu gazla ben bu hafta daha çok kilo veririm.’ dersen emin ol hiçbir zarar görmezsin bu sevimli kaçamaktan. Elbette kast ettiğim bir tepsi baklava veya 1,5 İskender değil. Ama yaptıysan bir haylazlık dünyayı dar etme kendine, bu haylazlıktan da bir hoşluk çıkart.

*Bu bir koşu değil, kendinle bir yarış halinde değilsin. Ben beceremiyorum, iradem yok, vazgeçtim gibi bayrağı indirebileceğin bir durum yok ki bu bir değişim ve dönüşüm. Güzel bir başlangıç yapacaksın ve sadece sen değil birçok kişi etkilenecektir bu durumdan, bir hafta pes etmen bundan sonra böyle devam edeceğinin değil sadece içindeki minyonun molaya ihtiyacı olduğunun işareti. O zamanlar yapılacak en güzel şey sahilde veya ormanda yoksa en yakın parkta yürüyüşler yapmak, dans etmek (evde tek başına olduğunda danzaaaa kudurooo halini alabilirsin bence mahsuru yok zira ben öyle yapıyorum) veya çocuklarla hayvanlarla zaman geçirmektir. Ben de bu hayvan mevzusuna inanmamıştım ama iki denemeden sonra müptelası oldum, yan komşunun köpeği haftanın 3 akşamı benimle sahilde koşuyor, komşu memnun Cina memnun ben çooook memnunummm…


*Yanında masum atıştırmalıklar bulundur. Daha önceleri kıtlık bilinci ile acıkmasam da ‘2 saat sonra acıkırsam başım falan ağrır, modum düşer, yiyecek bir şey bulamazsam ne olur?’ diye gerekli gereksiz yemek yiyordum. Şimdi ise çantamda hep ufak tefek, dağılmayacak ve o anda açlığımı kolayca bastıracak atıştırmalıklar bulunduruyorum. Ayın 1 haftası malum tatlı bir atıştırma oluyor (kayısı, fındık, cezerye, mürdüm eriği, hurma, vb) diğer zamanları ise daha tuzlu (ceviz, badem, kraker, grisini, vb) atıştırmalıklar oluyor. Bunların hepsini aynı yerde toplamadan minik minik streçliyorum, toplamda 3-4 adet atıştırma bohçası oluyor çantamda, böylelikle bir anda yemek zorunda kalmıyorum ve gün içerisinde yettiği kadar yemiş oluyorum. Dünyanın en pratik çözümü olarak atıştırma bohçalarımı seviyorum, vapurda, metroda, okulda, ofiste her yerde yanımdalar.


Ve bir Not: POST-IT çılgınlığı. Metabolizmam ile ilgili sıkıntılarım olduğunu düşünmüştüm hep, yavaş çalışıyor, çalışmıyor vs vs. Sonra metabolizmam ile de barışmaya karar verdim ve bana bu barışı hep hatırlatması, metabolizmamı gaza getirmesi ve bedenimin motive olması için sanki metabolizmam inanılmaz hızlanmış gibi düşünüp post-itlere bunu yazdım; ‘metabolizmam çok hızlı, bedenim gereksiz olan her şeyi kolayca atıyor, güzelim, bedenimi seviyorum, vb’. Gün içerinde her cüzdanımı açtığımda bu yazıyı okumasam bile post-it i gördüğümde ne yazdığı aklıma geliyor ve motivasyonum artıyor. Sizde neyi değiştirmek istiyorsanız değişmiş gibi yapın (mutluyum, güvendeyim, seviliyorum, enerjiğim, neşeliyim, bereketliyim, vb) ve yazın, gözünüzün göreceği her yere yapıştırın. Baştan sona okumanız gerekmez, bir kere gözünüze çarpsa ne yazdığını hatırlarsınız zaten.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder