19 Mayıs 2013 Pazar

ÇAYIR ÇİMEN KOŞTURTAN POST-IT'lerim BENİM



Söz verdiğim gibi bu finaller ve koşturmaca biter bitmez yanınızdayım. 1 hafta boyunca kendimi eve kapatıp çılgınlar gibi çalıştığım, insanlığımdan çıktığım için dün kendimi bakıma aldım (sevgili çilekeş kuaförüme buradan selamlar, 1 ayın yükünü aldılar omuzlarımdan) ve bugün taptaze geri döndüm. Uzun süre final vs olmadığına göre kişisel bakım ve değişim için hazırım hem de bu sefer full konsantrasyon. 

Daha önce bahsettiğim gibi hayatın küçük ama minik yani bazen görünmeyecek kadar ufacık detaylarını görebilmek bu yoğun tempoda çok mümkün olmuyor. Kendinle çatışmadan gün geçmiyor. Patron bana şunu demişti bir daha bana aynı şekilde davranırsa lafımı söyleyeceğim, sevgilim hödük davrandı bir dahakine küseceğim ama neden böyle yaptı ki ben değersiz miyim, arkadaşlarımdan bazıları doğum günümü unuttu, oysa ben onlara ne kadar değer veriyorum neden beni önemsemiyorlar, belki daha güzel görünseydim vs vs vs. Allahh durum fena. Dertler omzunda, tüm problemler ardı ardına geliyor, bir iyi günümüz olmayacak mı kardeşim bağlamalarında bir garip ezgi olmuşuz. 'Kafanı kaldır bak dünyaya' dedim. Neler değişiyor hayatta, neleri ıskalıyoruz, makyajımızı dahi çıkartamayacak kadar yorgun, salata hazırlamayacak kadar az zamanımız var değil mi? (yemezler ama şimdilik öyle gibi yapalım, çaktırmayın). 

Bazı objeler vardır hayatımızda, hafızamızda yer etmiş, sokakta gördüğümüz anıtlar gibi aynen ya da evimizde sakladığımız salonda ki
biblolar. Bakıp uzun uzun düşünmemize gerek yoktur, sadece gözümüze çarpmaları hatırlamamız için yeterlidir. Bende bu öğretiden (ilerleyen zamanlarda nereden geldiğini detaylı anlatacağım bir öğreti bu) yola çıkarak kendimi hatırlama objeleri oluşturdum. Kulağa delice geliyor hatta şu anda X tuşuna basmayı düşünüyor olabilirsin, ama bir dur bak bakalım işe yarıyor mu? Zaten aramızda kalacak, gurur yapmanın alemi yok =))

Gün içinde kendine mutlu olduğunu, güzel olduğunu yada değiştirmek istediğin ne varsa değişmiş gibi olduğunu hatırlatan bir şey olduğunu düşün. Seni de motive etmez mi, valla beni acayip ediyor. İnsan bakkalda su parası öderken mutlu olup çıkar mı, bu notu görürse çıkar. Değiştirmek ve değişmiş olduğunu düşünmek istediğim şeyleri yazdım bir küçük post-it'e ve cüzdanıma koydum. Ne de olsa hala bir mahremiyet duygum var 'kendimle' aramda, herkese reklam olmaya gerek yok. Çalışma odamı görsen İncir Reçeli filmine döndü, her yer not her yer post-it. Şimdi bunları her gördüğümde zihnim ve bedenim böyle olduğunu düşünüyor, evrene çağrı yapmasam da (henüz oraya baz istasyonu kuramadılar, ama yakındır bu gidişle) gün içinde her şeye rağmen 30 saniye gülümsemek için bile değer. Kendimi unutmadan, ıskalamadan ve üzmeden kızmadan geçen günlerin sonunda sevgili eşimden bir iltifat; yüzün mü küçüldü senin? 

Yaşasın Post-it ruhu, Yaşasın Değişim!





Not: Hala midemiz küçülmedi evet, ben ve kendimin. O yüzden acıkıyorum normal insan gibi, ama yakın zamanda o da geçecek, tıpkı gece acıkmaları gibi. Şimdilik bünyeyi çok zorlamamak için yanımda minik atıştırmalıklar taşıyorum. En sevdiğimin fotoğrafını paylaşmak istedim. Tatlı krizlerinde, yanında yeşil çayla bir güzel gidiyor ki çayır çimen koşasım geliyor. Çayırı bulamadığım için şimdilik bizim bahçenin çimlerinde idare ediyorum. Hepsini bir anda götürmüyorum tabi, ekonomik davranarak yarı yarıya, arada.

Sevgiler.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder