10 Mayıs 2013 Cuma

TRIOLOGY; TOMBİK KADERİN DÖNÜŞÜMÜ - EPISODE 2 ' SU ELEMENTİ '




.... Ve o gün yolumu kolaylaştıracak (daha önce birçok farklı disiplinden gelen profesyonellerden aldığım fikirleri harmanladım) bir değişimin startını verdim… (dırın dırın dırın dırın..)   diye sonlandırmıştım yazımı. Bu arada neler olmuş olabileceğini düşünmek için bir parça pay bırakmak istemiştim sizlere.

İşte Vay Başımıza Gelenler Efenim;



Günde kendime en azından 5 dakika ayırıyorum. İç ses: Bahane üretmeyelim sevgili kardeşim, mesaj yazmaya, işteki hanımlarla sohbet etmeye, dizi izlemeye zamanın varsa kendine ayıracak en azından bu kadar süren eminim vardır. Kaçma, yarat.





Mümkünse ışıkları kapatıp rahatsız edilmeyeceğim bir yer kurguluyorum, sevdiğim (sözleri olmayan) bir müzik açıyorum. Çocukluğumu düşünüyorum. Gülen, koşan, hoplayan zıplayan mutlu zamanlarımı hatırlıyorum. İlk kilo almaya başladığım zamanlar nasıl üzüldüğümü düşünüyorum ufacıkken, ağlıyorum evet baya hönkürerek sonra kahkaha atıyorum o tombiş yanaklarını görünce. Seviyorum o çocuksu hallerini zamanın. Düşlemeye devam ediyorum; bir sahildeyim, istediğim bedendeyim (hep hayalini kurmaya korktuğum şekildeyim) ve yanımda o küçük halim, baya koşuyoruz birlikte, nefesim kesilmiyor, göbeğim sıkıştımıyor, kollarım sallanmıyor. Deli gibi koşuyorum hayalimde. Sonra kalkıyorum ve koşarak aynaya bakıyorum. Gülüyorum, gülümsüyorum ama içimden geldiği için. ‘seni seviyorum kız’ diyorum. Güzel sözler söyleyerek gönlünü alıyorum uzun ya da kısa kısa. 


Hatta ilk günler özür bile diledim. ‘ beni affet, üzdüm seni, kırdım. Ama herkes hata yapar. Barıştık değil mi?’ diye konuşuyorum onunla. Son zamanlar işi abarttım iyice kolumu budumu öpüyorum aklıma geldikçe. Gaza getiriyorum sabahları ‘Aferin sana, bak nasıl gitti o göbek, başarırsın sen, aslansın sen!’
Bırak deli sansın dünya seni, bırak tek kendini öpen sen ol ( beni de sayarsan 2 kişiyiz, yani bence iyi bir rakam), bırak barışla beraber huzur da gelsin ruhuna. İkinizin de suçu değil o göbek, basen, selülit, vs. bazı şeyler ters gitti böyle oldu ama geçti o günler artık. BİTTİ! İnan ki değişime sen bile inanmayacaksın.



Kendini sevmekle başlıyormuş her şey, barışınca aslında daha az yemek istiyormuşsun.




Annem hep kızar köpürürdü bana ‘kendini sevsen böyle yapmazsın’ diye. Baya bozulurdum aslında ama devam ederdim kavgaya. Yaşadığımız sonsuz zayıflama deneyimlerimizden ve kendi özel üretimi uyguladığı baskılardan daha önce bahsetmiştim. Şimdi anlıyorum ki bana kıyamıyordu, istediğim şeyleri başarmamı ve mutlu olmamı istiyordu. (işte püf nokta) bende kendi kendimin annesi gibi davranıyorum artık. Çok sevdiğimi hissettiriyorum, öpüyorum, güzel sözler söylüyorum, aramızdaki bağ ne kadar kuvvetlenirse o kadar kısa zamanda başaracağımı biliyorum.




NOT: Dünyaya haberinin ilk geldiği andan bu ana kadar o bedenin içindeydin, değiştin dönüştün ama hep onunlaydın. Yol arkadaşına iyi bak.


Örnek vermeyi pek severim pek tatlı olur; Geçen akşam dondurmacının önünde durduk, içimde binbir konuşma, diyalog kol gezerken eşimden bir ses  ‘ben 4 top yiyeceğim;  çikolata, f…’ gerisini duymadım. Sonra dedim ki kendime ‘ bak dostum hava güzel, ortam nefis, süper bir an yaşıyorsun. Sen iki top dondurmayı hak ettin, ödül bu ödül keyfini çıkart bebişimmmm’ yahu bir lezzetli geldi o dondurma anlatamam. Ne pişmanlık ne de öfke yaşamadım aksine enerjim arttı üzerine mini bir akşam yürüyüşü yaptım. Üstelik evde deli gibi okunması gereken kitap beni beklerken. Bunları yaşamadığım için o dondurmanın üstüne bir bardak su içtim ve dükkanı kapattım.


Bu anlattıklarımın hepsi artık şöyle hissetmemi sağladı; kendime zarar vermemek, kötülük etmemek ve sağlıklı olabilmek için elimden geleni yapıyorum, rejim değil işte bu ‘kendini sevmek’.

Anneeee!!!  Okuyorsan falan telefonda söylemedim ( Hala her sabah arayıp ‘tartıldın mı? Diye sormaya devam ediyor. Tam 16 yıldır!) ama 3 kilo verdim ve bu 2. Haftamın son günü=)))



Biz iyi bir ekibiz.

İyi Haftasonları








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder