25 Nisan 2012 Çarşamba

DUKAN USULÜ LAHANA ÇORBASI TARİFİ Mİ BU?




Dukan duraklama dönemi hakkında yazdığım yazıda bir lahana çorbasından bahsetmiştim. Çorbanın tarifi için aldığım mesajlar sonucunda bir an önce tarifi yazmaya koyuldum..

Hayatım boyunca zayıflama kampındaymışım gibi bitmek bilmeyen rejimler yaptım. Genetik tombik olmamdan ve bazı ufak rahatsızlıklarımdan dolayı rejimlerim hep yarım kalmıştır. Çünkü kilo vermek konusunda metabolizmamın inanılmaz bir direniş gücü var, bunun yanı sıra aynı gururlu ve dik başlı yanını kilo alırken göstermemekte. Rejimler ne kadar uzarsa o kadar sıkıcı olur ve bir süre sonra pes etmeye başlardım. Yıllar önce annemin bir mucize eseri keşfettiği lahana çorbası diyetini yapmıştım, sanırım çok sağlıklı değildi ve o yüzden bu lahana çorbasını sadece normal rejimlerde ara öğün olarak yemeye başladım. Kilo verme konusundaki inanılmaz yavaş ilerleyen zaman, inmek bilmeyen ödemleri bu çorbayı içerek biraz olsun kolaylaştırıyordum.

Dukan diyetimin  45. gününde bir baktım ki benim metabolizmam yine kumandayı eline almıştı ve beni pes etmeye zorluyordu. Ancak bilmediği bir şey var; bu sefer çok inatçı ve inançlıyım. O yüzden eski dostum olan lahana çorbasını Dukan'a uyarladım, sebze günlerinin ara öğünlerinde içerek bunu resmi olarak kanıtladım.


 Sonuç: metabolizmam pes etti ve sanırım şu anda kendini banyoya kilitleyip ağlıyor.


DUKAN USULÜ LAHANA ÇORBASI





1 adet renkli biber
1 adet orta boy kabak
1 adet küçük boy havuç
4 adet kereviz sapı
1 adet kuru soğan

SON TOMBİK KUĞU'NUN ŞİFALI YİYECEKLERİ



Şehirde yaşadığım her süre kendimi hasta gibi hissederim sanırım bunu nedeni kalabalık. Çok kalabalık. Ne zaman güney sahillerine gitsem ya da bir köye yolum düşse sanki ömrüm boyunca orada yaşayabilirmişim gibi geliyor. Ancak İstanbullu bir kız için elbetteki bu sadece 70 yaşından sonra mümkündür. Yaşayamayız, biz öyle tiplerden değiliz. Sinema opsiyonu 15 olmadan, şehirde yapılacak 1500 aktivite olmadan ve bunları seçmek için bir ordu dolusu eş dost olmadan yapamayız biz. Alışkanlık meselesi işte. Ama sağlık için biraz şehirden uzak olmak gerek, doğal ürünler yemek ve biraz oksijenle ciğerleri doldurmak istiyor insan. Bende Dukan diyetimi yaparken sağlık konusunda şifacı hassasiyetine girdim. neler yemem gerekir, doğal ürünleri nereden almam lazım ve şifalı yiyecekler nelerdir.

Bazıları dukan diyetimi yaparken oldukça uygun görünüyordu ve bunlar öyle eften püften gıdalar değil, alternatif tıpta mucize gıdalar olarak anılıyorlar. İşte doğanın mucizesi yiyecekler. Stres, egzos, kaos ve çevre kirliliğine maruz kalan bu gariban bedenlere biraz ödül vermek son derece hoş bir hareket olacaktır.


1. ZENCEFİL : En favori yiyeceğim. Özellikle maydanozla beraber taze zencefili kaynatıp içine biraz limon suyu ve sirke ekleyip içtiğim sabahlarımda pollyanna oluyorum. Yağları yakması, vücudu toksinlerden arındırması ve kansere karşı olan tutumu da cabası.



2. ZERDEÇAL : Baharat olarak kullanımı çok daha kolay. Tuz yerine bunu kullandığım için hayatıma 5 yıl daha fazladan koyuyorum. 100 yıl yaşayacağım, hedefim bu.

3. MAYDANOZ VE DERE OTU : benim gibi ödem ve tiroid sorunu olan, metabolizması son derece yavaş çalışan, stresli bir mesleği olan biri için bulunmaz nimetler. Her gün yarım demet yemeğe özen gösteririm. Tavsiye ederim.

19 Nisan 2012 Perşembe

ANTİK ÇAĞ;DUKAN İMPARATORLUĞU DURAKLAMA DÖNEMİ

Bazı günler vardır böyle bir yere gidecekken insanın ayakları geri geri gider. Evimde yatıp uyumak varken burada ne işim var benim haline geçersin. Bunu sadece akıl değil metabolizmada yapar. Üstelik bu bana çok sık olur. her rejimimde bir duraklama dönemine geçerim. Evren benimle el ense şakalaşır gibi haddini aşar. Çözüm bulamazsam rejimi bırakır kendimi o günahkar topraklarda koşuştururken bulurdum ama bu sefer çok kararlıydım o yüzden üstüne gidip yeni yöntemler denedim. Dukan kitabında çözümlerden bahsediyor elbette bunları da yaptım ama kendi yöntemlerimi de denemekten kendimi alamadım. Sonuç elbette tahmin ettiğim gibi, sahalara muhteşem bir dönüş yaparak 1.200 eksideydim. İşte ipuçlarım....









Her gün 1 veya 2 fincan demleme yeşil çay içtim.


Günde en az 2 lt suyumu asla aksatmadım.

YENİ BİR HAYATA BAŞLAMANIN ZORLUKLARI; RAP RAP RAP





Dukan diyetine başladığımda ilk 3 günün çok zorlu geçeceğini biliyordum. Özellikle 3. gün canımın farklı gıdalar isteyeceğini o esnada büyük bir savaşa hazırlandığımın da farkındaydım. Ama başardım, atlattım. Yanımda kuzu butlarını, çilekli çikolataları midesine çekinmeden indiren bir adam varken ben yapabildiğime göre, herkes yapabilir! Buradan 'o adama' sevgiler, öpücükler, kase dolu peynirler....





ZORLUKLAR  VOL.1

SON TOMBİK KUĞU IN DAAAAA HOUSE OF DUKAN !!!





Söz verdiğim gibi Dukan diyetine nasıl başladım, neler yaptım, neler yapmaktayım anlatacağım. Başlamadan önceki pazar günü ( yani her rejimde olduğu gibi bunda da ritüeli bozmadım ve pazartesi başladım. Ama bu sefer inanç kat sayım oldukça yüksekti.) eşim ve arkadaşlarımla güzel bir ziyafet çektim, ardından da markete gidip alışverişimi yaptım. Çıkan tutardan sonra sevgili Babam 'yemen bir dert yememen ayrı bir dert' dese de hiç umursamadım. Pazartesi sabahı kitapta ve internet sitesinde yazan tariflerimi çıkartıp bir çeşit yemek kitabı oluşturdum kendime. 


Dukanın resmi internet sitesinde ideal kilomu hesapladım ama çıkan sonuç kısa dönem askerlik süresi ile aynıydı. Bunu göze alarak ve başka her şeyi unutarak yeni bir hayata başlamaya karar verdim. Gel tezkere gel tezkere...   Maratonun ilk günü 'Atak Evresi'. Bu kişiden kişiye değişiyor ve en fazla 10 gün yapılıyor. Benim için verdiği rakam 5 gündü. Ayrıca şunu belirtmemde fayda var, diyete başlamadan önce kapsamlı bir check-up yaptırmıştım. Rejime başlamamam için herhangi bir engelim var mı öğrenmek istedim. Meğer turp gibiymişim hatta bunu yapmam için gerekli olan nedenler çok daha önemliymiş.Ve koşuya başladım.






ATAK EVRESİ  1. GÜN

Sabah: 
Jambonlu lorlu dukan usulü krep
yağsız sütlü nescafe



18 Nisan 2012 Çarşamba

BU BİR TOMBİĞİN GÜNCESİDİR, ACITIR, AĞLATIR AMA SONU SÜPRİZLİDİR....


Uzun zamandır sadece abiye konusunu araştırdığımı gördüm, sanki tek derdim bir gece nasıl göründüğümdü ama asıl olan o elbisenin içine girebilmekti. Bunu anladığım günden sonra beni bir telaş aldıki sorma. Uzun zamandır rejimlerle ilgili sıkıntılarım vardı, evet kabul ediyorum ama gerçek sorun bu değildi tabi. 

Evlendikten 1 yıl sonra ışık hızıyla aldığım kiloları neredeyse bir ömür geri vermek için debelendiğim düşünülürse içerisinde bulunduğum durumun vehameti daha net görülür. İnsanın tüm dengesini bozan bir olay bu ; hem kendine güven hem sağlık hem de kıyafet-bütçe konusunda daraldığım günlerdi. Çevremdeki 'bir takım' insanların benim kilo alma hızımla aynı hızda kilo vermesi ve ' Amann canım bi şey yok kiiiiii. Yediklerime dikkat ediyorum sadece!' diyerek beni başından savmasıda cabası. Yahu sen bu hızda kilo veriyorsun üstelik ekstra çaba harcamıyorsun ama ben aynı hızda kilo alıyorum, üstelik yemiyorum nasıl bir adalet bu. 


Resmen 'Seda Sayan' olmuştum. Açımm kardeşim aççççç!!! Su içsem yarıyor diyenlerle dalga geçmeyin, evet bazen bir bardak su bile yarıyor. Günler birbirini kovalıyordu, ben şişip şişip duruyordum, her yediğim lpg olarak midemde geri dönüyor ve gıdım kontrol edilemez boyutlara ulaşıyordu. Rejim yaptığı halde 420günde 15 kilo alan insan var mı diye sormayın, ben varım. Testler, tahliller, kontroller... Izdırap günleri içerisinde ben bir garip yaralı ceylan havasında yaşamımı sürdürüyordum. Derken hayatımda ne değiştiyse artık( ne değiştiğini anlatacağım) bir gün kilo vermeye başladım. Nasıl oldu sorusunu duyar gibiyim. Her kilo sorunu yaşayan, zayıflayan diğer bir kişinin yöntemini delice merak eder, ediyordum da. Günlük tutmaya başladım ama günlüğü kandırmıyordum, 5 kek yediysem de onu yazıyordum. Bu sayede yaptığım eşşeklikleri ve meleklikleri görmeye başladım. Kendimi kontrol etmeyi öğrendim. Arkadaşlarla yemek yerken yağsız siparişler vermekten utanmamayı öğrendim.