30 Aralık 2013 Pazartesi

YILBAŞI DİLEKLERİ: GEÇECEK, İNANIN! (GÖNLÜMDEN GEÇENLERİN YAZISI)


Yeni yıl için yazı yazmak istemiştim. Amacım neşe dolu bir başlangıç için bir kaç detay, trend, alışverişliklerden bahsetmekti. Bu sabah bir AVM'ye gittim, insanlar delirmiş gibi alışveriş yapıyorlardı, sanki cüzdandaki para ve kredi kartı limitleri bir an önce kurtulunması gereken virüslerdi, "Aman al al, bende kalmasın, bak bunları da al, ohhh kurtuldum, ver poşetleri." diyaloglarının geçtiğini hayal etmeye başladığımda kendimi bir kafeye attım ve başladım internette araştırmaya; hangi site yılbaşı için ne yazmış, ne yapmış, kampanya vs durumları nedir. Tableti alaşağı etmemek için zor tuttum kendimi. Arkadaş, hani temiz bir sayfa açıyorduk, hani yenilenecektik, dilekler dileyecek hedefler koyacaktık, hani yüklerimizden kurtulacaktık? Tamam her şeyi geçtim, aile olmak birlikte olmak falandı esas önemli olan, mevzu ne zaman sadece para harcamaya geldi? 

Hani diyelim "Yeni yılda sevdiklerimizi hatırlayamayalım mı" dedi biri, tabi hatırlamak güzel ama en son ne zaman kart atıldı Fransa'da ki kuzene, Denizli'de ki teyzeye Amerika'da ki üniversite kankana?  Hatırlamak için illa deve yüküyle para verip hediye almak, onu da 6 taksite bölüp her ay ekstrede gördüğünde sevgiyle anmak mı lazım? Her ay hatırlamak için taksite değil, sağlam bir ajandaya ihtiyaç var zaten. 



"Hadi anneme, babama, hiç olmazsa bozulmasın diye sevgilime hediye alayım" diyorsanız, bir kaç fikir önerisi için sevgili dostum Bengü'nün blog'unda çok güzel alternatifler sunulmuş. Hem de her bütçeye uygun bir şeyler var. Ben de doğrusu bir tek eşime ve kardeşlerime hediye aldım, kardeşlerim zaten ne zaman bir şey alsam mutlu oluyorlar, bizim öyle özel günleri bekleme gibi bir ritüelimiz yok ama istedikleri bir şeyler hep oluyor yani onlara yılbaşı fark etmiyor, eşime ise içerisine yazdığım güzel kartı okuması için bir paket hazırladım ( Evde boşuna arama, bulamayacağın yerlere sakladım=)). 
http://benguilehayat.blogspot.com/
http://benguilehayat.blogspot.com/2013/12/ylbasnda-ne-hediye-alsam.html


Ben bu yeni yılda yapacaklarıma yılbaşı gecesi itibariyle 'start' vereceğim. Hep çok sevmişimdir yılbaşlarını, hep umutlu ve heyecanlı olmuşumdur. 01 Ocak sabahları yeni bir hayata uyanmış gibi olurum çünkü. Ancak bu senenin hayatımda yeri farklı olacak, biliyorum. Hiç yapmadığım kadar ilgilendim kendimle, dinlendim, radikal kararlar verdim, mevcut duruma baş kaldırdım, değiştirdim, şunu şunu sadece kendim için yapacağım dedim ve yaptım, ruhumu dinledim, kırgınlıklarımı anlattım, yaralarımı sardım ama önce kabul ettim, kendimi tanımak için fiziksel olmayan yolculuklara çıktım, çocukluğumu hatırladım, çocuk yanlarımı gösterdim, çocuk gibi heyecanlandım, istedim, inandım. Çocuk olmanın tadını çıkardım. Sonra kusurlarımı sevdim, kusursuzluğun doğada olmadığını görünce yaprakların gökyüzünün kuşların kusurlarını sevdim, güzellik orada saklıydı. Bana 'kaç kilo verdin?' diye soranlara 'Vermek istediğim 23kg var ama henüz vermedim' dediğimde dürüst olduğum için gurur duydum kendimle, bu sorunu yaşamamın da bir sebebi olduğunu bilerek inatla inanmaya devam ediyorum başaracağıma, bu deneyimin beni çok farklı yerlere taşıyacağını öğrendim çünkü, bir nedenim vardı. 



Bu süreçte beni destekleyen sevgili Ayşe Burcu Eren Önen hocama teşekkür ederim, içimdeki çocukla, geçmişimle ve geleceğimle barışmamı sağladığı ve kendim olmanın o ihtişamını tattırdığı için. Ben yolu yarıladım tüm bunlar sayesinde, evet kilo olarak başındayım ama işin ortasındayım aslında çünkü artık saklanmıyorum, kendi kendime kaldığımda ağlamıyorum, en ufak başarısızlıkta kendimi suçlamıyorum, çok değerli bir varlık olduğuma, parçası olarak bir bütünde varlığımın fark yarattığına inanıyorum. Aynada kendime bakmamak için yüzümü çevirmiyorum artık, bir çocuk görüyorum karşımda, ufak kıvırcık saçlı kocaman kahve rengi gözlü minik burunlu, güvende hisseden ve çok sevilen. O kadar uzun zaman olmuştu ki kaybedeli, onu buldum işte, hayallerimi hatırlattı, o yüzden yolun yarısındayım ben, diğer yarısını da yürüyebilirim, biliyorum.

31 Aralık gecesi ve sonrası çok farklı olacak, çünkü ben farklılaştım. Nereden nereye geldim diye bakıyorum kendime ve yazdıklarım geliyor aklıma. Gözlerimi kapatıp nasıl biri olmak istiyorum aslında diye hayal ettiğimde ve sonrasında yazdığımda ki farklar.. Şimdi Ben ve Hayalimde ki Ben olarak.


Bunları yazarken gerçekten böyle hissediyordum. Aradan çok zaman geçmedi ama şimdi 'Yuhhh ne kadar acımasız davranmışım kendime, insan insana bunu yapar mı' diyorum, bakınca aradaki farkı anlıyorum, hayalimdeki ben aslında görmekten kaçındığım benmişim, biraz çaba ile mümkün olacak benmişim, hayal değil 'Hedef'miş aslında. Kendime puanlar verirken dürüsttüm, öyleydim, öyle hissediyordum, içten içe dokunsan un ufak olacak kumdan bir kale haline geliyordum, dışarıdan güçlü ve tam görünen. 
Her şeyi tam birinin hayatına 4/10 vermesi normal mi?
Özgüven 3/10
Kendini Onaylama 5/10
Kendini takdir etme 4/10 
Var olduğun hali beğenme 1/10

'Var olduğu hali' beğenmeyen, varlığını kabul edebilir mi? Varlığını kabul etmeyen 'Var' olabilir mi? Nasıl varlığını gösterecek işlere imza atar? Peki, var olmayan bir şeyi sevebilir mi insan?

O siyah diz altına inen kocaman hırka var ya, hani önünü üst üste koyarak kollarını birleştirdiğin, göbeğini kalçanı gizlediğini düşündüğün, gizleyerek yok saydığın. Bedeninin hepsini olmasa bile bir parçasını bile yok saymak, kabul etmemek, parçalamak... 'Keşke' ile başlayan ve 'Ama zaten ben ....' diye bitenler..

"Kocaman insanlar olduk ayol, neremizde kalsın çocuk yan!" diyen oluyor. O öyle senkronize büyüyen bir hadise değil ki. Siz hiç babanızı özlemediniz mi, ağabeyinizin canı istemese de yalvar yakar bir yerlere sürüklemediniz mi veya sevdiğinize 'Ben sana küstüm' demediniz mi? Hasta olduğunuzda annenizi aramadı mı gözleriniz? Anne babası içinde yaşayan herkes hala o çocuğa da sahiptir, farkında değildir o ayrı, zaten o çocuk bu ret edişe unutuluşa kırılıyor en çok. Ağabeyim yok ama deli özlerim babamı, yanımdaysa ama konuşmuyorsa bile özlerim, kulağımda çınlar 'Babişim' demesi. Eşimin babasını da özlerim, o evdeyken nasıl bir çocuk olduğunu düşler özlerim. Annemin yanında uyumayı, fincan tutan kırmızı ojeli parmaklarını, ayna karşısında makyaj yaparken onu izlemeyi, İstanbul kazan biz kepçe gezmeyi, babamın en sevdiği yemek olan fırında makarnayı yaparken ki gözlerindeki parıltıyı özlerim. Eşimin annesini özlerim çok, sesindeki tarihi yaşanmışlıkları ve ona bakışındaki güzelliği özlerim.


 Benim içimde ki çocuğun sesi yüksek çıkıyor son 9-10 aydır , 'Neden yapamıyorum, neden başaramıyorum, niye benim başıma geliyor' diye güzdüz vakti kıyafetlerimin arasında hıçkıra hıçkıra ağlamaktan geldim bu günlere. Varlığım tam ve bütün, değerli ve güvendeyim, kendime inanıyorum diyebilmek için çok yol yürüdüm. Yürüdük aslında, içimdeki çocuk ve ben, ikimiz, hayallerimiz.

Yazmadım hediye alternatiflerini, içimdeki kırgınlıkları nasıl tamir ettiğimi paylaşmak istedim sizlerle, neden inanıyorum bu kadar bu yeni yıla onu anlatmak istedim, biliyorum bir yerlerde acı çekenler var 'Geçecek' demek için yazdım bu yazıyı. Başka bir şey olsun istiyorsanız hayatınızda, başka biri gibi davranın, kim olduğunuzu, gücünüzü hatırlayın. Adım atın bu yılbaşı gecesi, farklı olsun, güzel olsun.

Pazar günü şirin bir kese hediye aldım, bu sene gerçekleştireceğim hedefleri yazıp koyacağım içine, evin en görünen yerine asacağım, başaracağım o hedefleri ve o gün, başardığım gün keseyi açarken fotoğraflarımı paylaşacağım sizlerle. Bu yılbaşı gecesi herkes geriye doğru sayarken ben içimden, gönlümden dualar edeceğim, 'Başarmamız' için güç ve kuvvet dileyeceğim, gözümde umut yaşlarıyla.



Mutlu yıllar 'Son' Tombik Kuğularım...



27 Aralık 2013 Cuma

YILBAŞI GECESİNE HAZIRLANAN KUĞULARA ÖZEL: MAKYAJ ve ÖTESİ


Yılbaşı gecesini ister evde ister partide isterseniz bir davette geçirecek olun makyaj yapacağımız kesindir. Açıkçası ben yapacağım, hem de böyle baya özene bezene hazırlanacağım ki 2014 öyle özenli, bakımlı, güzel ve kendine güven içerisinde geçsin. yeni totemim budur "Yeni yıla, bir sonraki yıl boyunca nasıl olmak istiyorsam o şekilde gireceğim!". İşte yılbaşı makyaj masamda bulunacaklar...


Oje: Sally Hansen
Rimel: YSL
Fondöten: MAC
Pudra ve Allık: Kryolan
Göz Kalemi: Lancome Noir
Kaş Kalemi: YSL
Far: YSL Quatro Brown
Ruj: MAC Ruby Woo

Hepsinden önce izlenecek adımlar; buhar banyosu akabinde kil maskesi ve hafif bir peeling. Yüzümüzü temizce yıkadıktan sonra tonikle silmek, göz kremi ve nemlendirici ile cilde masaj. Sonra dilediğiniz makyaj basamaklarını takip edebilirsiniz. En güzel makyaj temiz bir fona yapılandır.

Sevgiler

25 Aralık 2013 Çarşamba

MAKYAJ DOSYASI AÇILDI


'Günlük hayatımda makyaj yapmam' diyen bir grup var evet biliyorum ama ben onlardan değilim. Günlük gece fark etmez, birazcık bakımın kimseye zararı dokunmaz. Özellikle tenimle ilgili sorun çekmesem bile gün içerisinde ufak tefek bazı renklendirmeler yapıyorum. Hayatımın hiç bir döneminde full makyaj ile markete gitmedim hatta 1 hafta boyunca gözüme kalem bile çekmediğim oldu ama genel olarak bakımlı olmak konusunda inatçı ve bir o kadar da miskin tavrım yakamı hiç bırakmadı. Minik makyaj çantam hep yanımdadır ve içerisinde son 10 yıllık deneme yanılma yöntemi ile kavuştuğum ciciler bulunmaktadır. Özellikle rimelim ve eyeliner ım son 3 yıldır hep aynı. sadık bir kullanıcıyım. =) Sizlerden gelecek önerilere ise kapım sonuna dek açık. Bakalım kimlerin ne makyaj sırları varmış. 

İlk olarak ben başlıyorum, size küçük bir sır o zaman: Sabah yapılan makyajınızda özellikle ten rengi far üzerine 2 ton koyu hafif ışıltılı bir kahve farı göz kapaklarının üzerine sürmek çok daha canlı ve doğal görünmenizi sağlar. Güzel bakışlılar, vurgulamak için koyu renk farı tercih eder ancak gündüzler için bu tip kahve tonları cildinizi de daha fresh gösterecektir.


Rimel: Lancome Drama
Kaş kalemi: YSL
Pudra: MAC Studio Fix
Bronzlaştırıcı Allık: MAC Summer Collection
Göz Kalemi: Kryolan Black
Likit Eye-Liner: Kryolan 
Allık: Nars 
Far: NAKED Natural
Göz Kalemi: Flormar Jumbo Koyu Yeşil
Ruj: MAC Diva
Ruj: MAC KindaSexy



Sevgiler

23 Aralık 2013 Pazartesi

TOMBİK KUĞU's WISH LIST 02 (YENİ YIL CİCİLERİ)

Noel Baba varsa, yani gerçekten varsa içimdeki çocuk ve ben iki kişi olmak üzere minik hediyeler ile çooook mutlu olabiliriz öncelikle onu belirtmek istiyorum. Ne de olsa yılbaşının amacı çocukları mutlu etmek, işte bu vesile ile içimdeki çocuk mutlu olmuş olur. Tüm benim gibi  çocuk kalanlara ve Noel Baba'dan bir takım hediye beklentisi olanlara gelsin sıradaki şarkımız...


(Videoyu büyük izlemek isteyenler; oynatmaya başladığınızda 'ekranı büyüt' ibaresi belirecektir, tık tık.. İyi seyirler.)



WISH LIST










'Hediye dediğin biraz büyük olacak, teee Kuzey kutbundan iki çul çaput için getirtme beni!' derse sevgili Noel Baba, ileri ki 10 yıllık planıma katkıda bulunabilir tabi ki! Pek makbule geçer.



Ve son olarak en çook istediğim hediye. 
Hayatımdaki herkesi ama herkesi bir masada toplamak ( Anne söz senin başına kalmayacak, catering firması falan tutarız, sen stres olma yeter ki =)). Küs, kırgın vs demeden herkesi hafif bir müzik eşliğinde orada sohbetederken gülümserken görmek, affetmenin yeşil sarı yaprak rengi gibi, dostlarla akrabalarla dolu kocaman bir ailede olmanın güveni, uzaktan durup bir süre bakmak onlara, o anı ezberlemek ve yanlarına giderek yemeğe devam etmek. Hayatta yaşamayı en çok istediğim anlardan biridir bu... 




Gönlümüzden geçen tüm dileklere kavuştuğumuz bir yıl olsun

Sevgiler

20 Aralık 2013 Cuma

BUZDOLABI SERGİSİ AÇILIYOR


'En zayıf ve en beğendiğim halimin bir fotoğrafını buzdolabına astım, beni çok motive etti.' son zamanlarda hayatın şifresi gibi herkes aynı yöntemi söylüyor. Valla beni o kadar motive etmezdi bu durum, zira bu halde bu hale pehhh diyerek daha çok asap bozabilir ve kafamı cipslere gömebilirim, tehlikeli sular bunlar benim için.

Hayır yani anlamadığım şey, bazılarımız doğuştan tombik, hayatında hiç zaten istediği kiloya ulaşamadığı için takmış kafasına ve girmiş bu kısır döngüye, o ne yapacak? Eşe dosta photoshop bilen var mı dile mi sorduracak? Ya da daha fenası bir manken fotosunun kafası ile kendi suratını değiştirdiği çocuk kolajı mı yapacak? Bu insanı daha çok komplekse sokmaz mı?

Ayrıca ben mutfağımın ortasında kendi içsel sıkıntılarımın tezahürü olarak bu çalışmaları yaptığımda diğer ev halkı bu görmeyecek mi? Gördüğünde ben bir fena olmayacak mıyım? Hiç kimse görmedi diyelim hadi, ama es kaza kayın validenin gördüğünü aklına getirse ya biri. 

Elbette bu tip motivasyonlara ihtiyacı oluyor insan şu içerisinde bulunduğumuz buhranlı zamanlarda. Ben de kendimce bir metot buldum ve bunun üzerinden gitmeye başladım. O gün geldiğinde giyeceğim, diktireceğim veya kombinleyeceğim kıyafetleri tasarlıyorum hatta makyaj stillerini bile yapmaya başladım. Herkesin çizim sevecek hali yok, kimi dergilerden kesip bir deftere yapıştırarak günlük halinde tutar 'Giyilecekler Dosyası' olarak veya başka başka yöntemler uygular. Bu tip aktiviteler için internet sitelerinde program bile var, seç beğen tak takıştır hoppp indir  masa-üstündeki dosyana. Buzdolabının hantal kapağına kalmadık, bugüne bugün yetişkin birer internet kullanıcısıyız.


Hazır bu konuya değinmişken ben de sizlerle dosyamdan bir kaç sayfa paylaşayım dedim. Renklendirme konusunda biraz tereddüt etsem bile -ki renkleri severim ama o gün geldiğinde fikrim değişebilir diye henüz cesaret edemedim- sayıları gittikçe artan bir koleksiyona sahip oldum...





18 Aralık 2013 Çarşamba

VÜCUT TİPİNE GÖRE GİYİNME SORUNSALI: BASEN ve BACAK BÖLGESİ

Bel ve göbek bölgesinde problemi olanlar için yazdığım yazıdan sonra bir kaç arkadaşımın bana baya bozuk attığını görünce hemen savunmaya geçtim 'vücut tipine göre giyinme yazılarım sadece kıyafet vs değil kumaşlarla ilgili bile olacak, biraz sabır, hazırlıyorum'. Evet sadece kıyafet ile ilgili yazmayacağım, aksesuardan kumaş tipine desene kadar bir çok önerim olacak ilerleyen günlerde. Eşim 'O kadar okudun bari bildiklerini paylaş' dedikten sonra bu yazı dizisine ciddi anlamda kafa yormaya başladım. Normalde bir yazıyı en fazla 2 saatte yazan ben bu tip özel içerikli yazılar için yaklaşık yarım günümü harcıyorum. Aman doğru mesajlar doğru adreslere gitsin, bilgiler doğru paylaşılsın, güzel yazılsın çizilsin diye. Hepsine değersiniz =).

Basen ve bacak bölgesi kalın veya vücuduna göre daha geniş olan bayanlara sesleniyorum. Tam bir Türk tipisiniz, saklanmanıza veya sürekli salaş giyinmenize gerek yok. Kadının kalçalısının makbul olduğu bir ülkede yaşadığımız için ayrıca şanslısınız, zira JLO nasıl bu kadar seviliyor bu ülkede sanıyorsunuz? =) Vücut tipine göre giyinmenin kurallarını pek sevmediğimi aksine kural yerine yeni alternatiflere daha sıcak baktığımı göbek sorununda ifade etmiştim. O yüzden içinizden nasıl geliyorsa öyle giyinin, belki bir kaç alternatif veya farklı fikir ekleyebilirsiniz. Kuralsız Tombik Kuğu'nun sizler için hazırladığı alternatiflere buyurun göz atalım...






Vücudun üst kısmına dikkat çekmek evet güzel bir taktiktir ancak yanlış kombin bu dikkati başka bir amaca sevk edebilir. Üst giysinizin uzun olmasına, tüm bedeni saklamasına gerek yok, hatta çok geniş olmaması daha makul. Bacak boyunu yükseltmek için belde biten bir ceket, omuzları genişletmek için vatkalı modeller, daha spor bir görünüm için yarı dökümlü bir palto veya kendinizi sadece iyi hissetmek için puantiyeli bir trençkot. Puantiyelerin gittikte kafamız kadar büyüdüğü günümüz modasını görmezden geliyorum, zarafet en güzel kıyafettir ve mümkünse o puantiyeler biraz küçük olsun.





Çizgili bluzler bu sezon favorim, çalışanlar için oldukça kurtarıcı olduğunu düşünüyorum. gerçi ben bu kadar ciddi ve klasik giyinen biri değilim ama bu tip gömlekleri veya bluzleri içerisine dar ince bir body ve biraz gösterişli modern takılar ile harmanlayabilirim. Özellikle salaş bir kot üzerine dar beyaz gömlek, skinny jeanlerin üzerine biraz daha bol bluzler kullanmak çok daha siluetinizi yükseltir.


   


Ayrıca kalın bacak sorunu olanlar için en doğru jean sanırım boot cut (çizme paça) veya boyfriend model jeanler. Aklınızda bulunsun, kot almaya gittiğinizde bir de bunlardan denerseniz haksız olmadığımı göreceksiniz, umarım yani. Boyfriendler ile sneakers, stiletto ve hatta farklı ve nerede giyeceğinizi düşündüğünüz tasarım ayakkabıları birleştirebilirsiniz.



                           


                           

                          

                          


Üst tercihlerinde şanslısınız istediğiniz boy ve modelde kıyafetinizi renklendirebilir veya spor hale getirebilirsiniz. Ufacık bir detayla; çok dar pantolon veya tayt üzerine baseninize oturan uzun bir tunik veya kazak giydiğinizde bu sizi olduğunuzdan daha kilolu, kısa ve geniş gösterecektir.





                                 

Sezonun trendi  deri etek en sevdiklerimden. Gönlünüzce giyebilirsiniz. Dizde veya biraz altında kalem veya hafif basene oturan modelleri tercih ederseniz gönül rahatlığıyla bu trendin keyfini çıkarabilirsiniz.





 

İstediğiniz modelde veya renkte elbise giymekten kaçınmayın. Sadece çok kısa olmamasına dikkat ederseniz her elbiseyi giyebilirsiniz. Sanılanın aksine bol elbiseler sizin kusurlarınızı kapatmaz aksine daha kilolu gözükmenizi sağlar.





Bileklerinizi göstermek zarif bir duruştur. Babetle bile olsa.





Üst bedeninizde kullanacağınız aksesuar ve ışıltılar hem tarzınızı yansıtacak hem de görünümüzü tamamlayacaktır. Bu konuda da diğerlerinde olduğu gibi tamamennnn özgürsünüz. =)





Etek giymek gibisi var mı... Desenler minik ve zarif olduğu sürece hepsine varım diyorum!  


              

              

              

              


 

Gece elbisesinde ise tek detay; gittiğiniz yere ve sıfata göre giyinmek en büyük sihirdir. Yani arkadaşınızın kınasına, abinizin düğününe gider gibi şatafatlı bir havada gitmediğiniz sürece her elbise içinde mutlu olduğunuz sürece ışıldamınızı sağlar. Özellikle renkli ve farklı desenlerden kaçınmamanızı tavsiye ederim.



Ve son bir ip ucu; basenli veya bacakları kalın olan bayanlar da tulum giyer, hem de ne giymek, çokta güzel ve şık olurlar. Üstelik basenlerinizden çok hafif oturan aşağıya dökümlü inen ve sizi sıkmayan bir tulum, altına topuklu ayakkabı ve aksesuarlarla 2 beden bile ince gözükmeniz mümkün. 




Sevgiler..