15 Ağustos 2013 Perşembe

ASLAN GİBİ GERİ DÖNDÜMMMM....


O ilk an çok vurucu olur. Kıştan kalma süt beyaz tene bir de aynı dönem alınmış fazla kiloların yağları eklenince tatilcilere nasıl bir görüntü vereceğin telaşı sarar, muhtemelen bedeni de geniş bir pareo. Pareonun boyutudu da önemlidir elbette; şile bezi deniz elbisesi, uzun şal desenli pareo veya kısa naylon şöyle bir bağlamalık etekler. Fazla kilo kat sayısının aralıklarına göre belirlenir modeli, benim bu yaz en büyük kat sayı aralığındaki deniz elbisesi favorim oldu. Mekan Bodrum olunca, İstanbul’un en fit bay ve bayanları basmış kumsalları, gerçi Bodrum’da kum da yok ama neyse. 

Herkes sereserpe beachlerde arzı endam ederken elimde koca bir plaj çantasıyla daldım aralarına. Çantanın büyüklüğünün yegane sebebi elbette deniz elbisesi, bikini kombinasyonları, bilmem ne bandanası ve kremlerinin yoğunluğundan kaynaklanıyor. Bir de unutmamam gerekli, ayağa kalkmaya cesaret edemediğim zamanlar için kalın bir kaç kitabım da oldukça yer tuttu çantada.  



Sonra düşündüm ki yıllarca aynı hatayı yaptım kendime, başkaları ile kıyaslama,
memnun olmama halinden bir türlü çıkamama ve malesef saklanma. Saklanıyordum ama sanırım başkalarından değil, kendimden. Kilolu kadınların en büyük hatalarındandır ve benim; bedeninden utanmak ve her mevsime göre farklı saklanma stratejileri uygulamak, oysa özgürlükten gelir cesaret ve cesaret edebildiğin kadar hafiflersin hayatta. Kısa denklemlerle demek oluyor ki ne kadar özgür bırakırsan ruhunu, bedenin de o kadar hafifler.

Yemişim pareosunu, göbeğini, selülitini diyerek attım üstümden kalın havluyu, iskeleye kadar en sevdiğim şarkıyı mırıldandım “Özüme sözüme döndüm aaahhhh doğruyu yanlışı gördüm, can çıkmamış yerinde, assslan gibi geri döndümmmm!!!!” 

Balıklama atladım iskelenin sonunda, uzaklara kadar yüzdüm, denizin ve denizden gelen ne kadar muhteşem duygu varsa hepsinin tadını çıkardım, çocukken yaptığım gibi ters takla atmaya çalıştım suda ağzım burnum yamuldu ama kahkaha ata ata çıktım denizden ve yüzümde aynı gülümsemeyle uzandım güneşin altına. 

Özgürlük demek mutluluk demekti onu anladım, o gün çok daha az yedim ama yememek için değil sadece sudan çıkmaya vakit bulamadığım ve yuttuğum sulardan davul gibi şiştiğim için.  Ertesi gün daha hafif bir çanta ile indim deniz kenarına, kendimi kendimden sakınmadan “aslan” gibi tadını çıkarıyorum tatilimin ve dünyalar kadar özlediğim denizin.  Biliyorum kolay değil tüm bu duvarları aşmak, yıllarca her yaz yaşadığını yine bir yaz daha yaşamayı hazmetmek veya kabul etmek o göbeğin ve basenin sana ait olduğunu. Ama kabul ettiğin anda değişmeye başlıyorsun, gülmeye devam edebildiğin sürece iraden pekişebiliyor ve küçük bir haber benden sizelere; güzeller güzelisiniz, özelsiniz ve çoook yeteneklisiniz, o yetenek ki bu değişim yolunda tüm hayallerinizi gerçekleştirmenizi sağlayacak. Bugün bir değişiklik yapalım ve deniz elbiselerini evde ücra bir köşede bırakalım :)

Not: Dalından kopmuş meyve gibisi var mı şu dünyada bilemeyeceğim ama ben yine de dalından yemeye devam edeceğim... Nektarinin en lezzetlisi kendi topladıklarınmış ya da eşinin de olabilir, ne olacak canım ha o ha sen, aynı işte.. Bol bol dalından kopmuş meyve yemeniz dileğiyle.


Bol Gülümsemeli Günler



2 yorum: