17 Ağustos 2013 Cumartesi

ELEMENTLER İÇİNDEN BİR SENİ SEÇTİM DENEMESİ


Kuğu'un yaşam alanı sudur diye bir laf etmiştim daha önceki yazılarımda, onun hakkını vermek için 'vakit bu vakittir' diyerek tek başıma atladım suya. Dubalara kadar (duba 'sınırsızın sınırını' temsil eder hep aklımda ve nedense aşılması gereklidir, dayanamaz insan) slowmotion yüzdükten sonra sakinleşip daimi dostum denizle kaldık başbaşa. Tutunmadan su üstünde saatlerce kalabilmekte benim marifetim:) Kendini dinlemek güzeldir, sessizlik içinde gerçekten duyabilirsiniz ruhunuzu. Huzursuzsa sakinleştirebilir, umutsuzsa saçını başını okşayarak güven verebilirsiniz. Sadece su üstünde kalabilmek için bacakları hareket ettirirken bile bir çok şey düşleyebilir insan ki benim genelde en yaratıcı fikirlerim, hayatım ile ilgili isabetli kararlarım hep 'kurbalamaaa stili' sırasında ortaya çıkmıştır. 




Elementler içinde en sevdiğim ve enerjisi bana iyi gelende yine su'dur. Tatile çıkmadan hergün midem ve başım ağrıyordu, üstelik kendimi külçe gibi hissediyorum (pek farkım kalmamış olsa bile o kadar da korkunç durumda değildim oysa) ama su ile buluşup 20dk güneşin altında kalınca hepsi yok oldu. Sihirli değnek ve masal mevzusu. Ben de o anda karar verdim mayo-bikini fobimi yenip kış aylarında da havuza gideceğim. Havuz benim, göbek benim hahaytt!

Demem o k, kilolarla ilgili yeterince mevzu çıkardık tüm kış, hırpaladık bünyeyi, söz versekte arada canını acıttık ruhumuzun, şimdi biraz mola... Herkese su iyi gelmek zorunda değil, bazı insanlarda ters etki yaptığını bile gördü şu gözler, imkan da olmayabilir ayrıca ama betondan kurtarabildiğimiz toprak, hava ve kış için ateş elementleri seçenek olarak hala önümüzde. Evde saksıya basmak olsun efendim ne bileyim ateş yakıp üzerinden geçmek gibi heyecanlı aktiviteler olsun hepsi zevk ve tercih meselesi ama ben denizde sürüklenmeyi, çimlerde yalınayak koşmayı tercih ediyorum. Kendi kendimin de ilgiye ve biraz sohbete ihtiyacı var. Evet hala 4 kilo vermiş durumdayım ve beni bekleyen bilmem kaç kilo daha var, pratik bakkal hesabıyla önümde iki yıl falan var gibi gözüküyor ama tüm bu matematik bir yana son bir kaç ay içinde ruhumda yaşadığım değişimler tüm bir ömre bedel gibi hissediyorum ki bu da bizim sinekli bakkalın defterine yazamayacağı kadar karışık bir hesaba denk gelir. Kendime yatırımda son nokta.

Not: Güneş-deniz-kum ikilisinden kopup bu satırları yazıyorum, o bakıma bu sıcağa daha fazla dayanamayarak balıklamaya gidiyorum, bir diğer kahve arasında görüşene dek 'kendinize' iyi bakın.


Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder