6 Eylül 2013 Cuma

SAKİNLEŞİYORUM BEN DE ZAMAN ZAMAN


Hayat tatilden ibaret değil elbette, olsa dünyanın en mutlu insanı falan olabilirdim aslında ama olmadığı gerçeğine çabuk alıştım. Tatildeyken olan oldu, yenen yendi, alındıysa kilo ona da eyvallah. Bu yazımda kilodan bile bahsetmeye niyetli değilim, son zamanlarda rejim beslenme gibi problemlerden daha çok neden bu problemi çözmekle görevlendirildiğim veya neden bu problemi yarattığımı daha çok düşünür oldum. 


Suyun bana ne kadar iyi geldiğini, kendime ayırdığım zamanların gittikçe daha kaliteli hale dönüştüğünü ve organik beslenmenin cildim ruhum tüm dünya üzerindeki olumlu etkilerini fark ettiğim şahane bir tatil geçirdim bu yaz. Kısa sürmesi, tüm görevlerin tamamlanamaması gibi hiçbir düşünce bu tatilin verimliliğinin önüne geçemedi. Bazı durumlar için atılabilecek yeni adımları düşündüm, kurdum, karar verdim. Suda kendime ayna tuttum, itiraf ettim, sakinleştim ve daha çok sakinleşmenin alternatiflerini düşündüm. Zira kafamda minik bir kablo koptuğunda yanımda ötemde kim varsa yakabiliyorum, evet tüm bu sakinleştim söylemlerime rağmen yani bazen kontrol mekanizmam uçup gidebiliyor. Size hiç olmaz mı, başkasına şöyle şöyle yap diye verdiğiniz akılları öyle durumlar olur ki siz yapamazsınız ve bir anda yalancı çoban hikayesine döner ortam. Kendimi mümkün olduğunca tutuyorum ama tutmak getekiyor bazen, suya bağırmak, içine atmamak ama anlatmanın tatlı yolunu bulmak gerekiyor, hala öğreniyorum, hala hata yapıyorum ve eniden öğreniyorum. Bu hiç bitmeyecek bir döngü gibi, öğrenmeye devam ettikçe büyüyorum.

Farkına varınca nerede sorun olduğunu çözüm de daha çabuk çıkıyor karşınıza, yani benim sakinleşmek ve biraz motivasyon eksikliğimi gidermem gerektiğini anladığım andan kısa bir süre sonra film izlemenin,  yürümenin, sakince uzanıp sesleri seslerimi dinlemenin, naneli limonata içmenin, koluma nemlendirici sürmenin bana iyi geldiğini fark ettim. Ufacık, görünmez detaylar detaylar, detaylar içinde debelenen kadınlar ama aynı detaylarda çözümü bulanda nedense o kadınlar. Misssssss.  Vee gülmek, kadına en yakışan ruj olabilir bence, kahkaha kokulu lipstick, gülücük aromalı gloss hayallerim var artık. Bunlar yapılsın yenilik isteniyorsa, hadi yapsınlar bakalım..

Bu arada dışarıda bir yerlerde salata yemeye çalışırken aldığımdan daha çok kalori harcadığımı fark ettim. Marulu ikiye katla çatala sıkıştır, peynir almaya çalış, sosu çok geldi kenara sıyır, rokalar aradan fırlıyor onları yakala derken terliyorum resmen. Hamburger ve pizza gibi hem eline hem bedenine yapışmıyor nede olsa, salata candır hafiftir hafifletir, yemesi zor olsada 'Seni seviyorum Marul!'...

Sevgiler

1 yorum:

  1. Ve gülmek, kadına yakışan en güzel ruj.. :-)
    Rujun, hiç eksik olmasın, e mi Kuğum..
    Mucksss...

    YanıtlaSil