30 Ekim 2014 Perşembe

MAKYAJ ÇANTAMDA NELER VAR?


Gebeyiz diye makyajımız eksik mi kalsın, bakmayalım mı kendimize? Artık devir değişti, şimdiki hamileler de ayrı bir bilinçli ve aktif hayatın içindeler. Sadece hamileler değil son yüzyıl için denebilecek tek şey Viva Woman Power!!!!  Benim de kendime göre dışarı çıkabildiğim durumlar oluyor, işte o zamanlar kullandığım makyaj çantamın fermuarını sizin için açtım. Son zamanlarda fazla detaylı makyaj yapmadığım için malzemelerim de o doğrultuda az ve öz. 

Benim gibi makyaj çantasının içeriği çok sık değişenlerdenseniz siz de kullandığınız ürünlerle ilgili yorumlarınızı ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Eylül - Ekim ayının makyaj çantası ve ürünleri;



Estee Lauder Duo - Double End Concealer 01 ve Stumptuous Maskara Siyah: Bu tip set ürünler almak yerine ayrı ayrı sevdiğim ürünleri farklı markalardan birleştirmeyi sevsemde bu ürün benim için çok pratik oldu. Hem kapatıcısı çok hafif ve tam göz altı için hem de rimeli oldukça başarılı. Kapatıcıyı biraz aydınlatıcı gibi makyaj sonunda kullanmayı tercih ettiğim için bu ürün benim istediğim sonucu verdi. Rimel konusunda biraz sorun yaşıyorum aslında, kısa ve bana göre seyrek kirpiklerim var ve tam istediğim gibi dediğim ir rimel henüz keşfedemedim. Belki biraz Lancome Hypnose Drama diyebilirim ama son zamanlarda onda da tatmin olamadığım bir şeyler olmaya başladı.

Vichy Pure Thermal Temizleyici Köpük: Cildim normalde de yağlıdır ama hamilelikle birlikte boyut atladı ve her hafta başka başka tavırlar sergiliyor bu yüzden bende bol bol köpüren, kokusu rahatsız etmeyen bir temizleyici kullanmaya başladım. Hem hafif hem de kurutma yapmadığı için gün içerisinde rahatlıkla kulanabildiğim bir ürün. Cilt makyajı yapmadıysam sık sık kullanıyorum.

Sephora Oje L45: Sonbahar için daha güzel bir renk düşünemiyorum. Geçtiğim hafta aldığım bu üründen oldukça memnun kaldım, Tırnaklarımda uzun süre bırakmasam bile rengine ve kalıcılığını çok sevdim. Daha önce de Sephora'nın gold rengini almış ve yine çok memnun kalmıştım.

Sevilla Far 104: Normalde baz olarak kullandığım bu hafif ışıltılı farı şimdilerde sadece biraz aydınlık vermesi için tek başına kullanıyorum, çok kalıcı olmamasına rağmen rengi oldukça dozunda bir krem ve günlük kullanım için uygun.

Maskara Bazı: Nasıl kullandıysam artık, bazın üzerinde zerre yazı kalmamış o nedenle sizinle bazın markasını paylaşamıyorum. Çok ayıp =? Gerçi ben bunu geçen sene almıştım ve o zamandan bu zamana kadar çok daha iyi bazlar çıktı hazır bunu tüketmişken onlardan da bir tane edinmeyi düşünmüyor değilim. 

Biotherm Blue Therapy Repair Serum:  Kozmetik alışverişim esnasında deneme boyunu aldım ama baya bereketli çıktı. Normalde fiyatı biraz yüksek olsa bile çok problemli ve yaşlı bir cildiniz yoksa kullanılabilir. Erken belirtileri önleyecek ve daha sağlıklı bir cilt hissi verecektir.

Khiels Midnight Recovery Eye: En sevdiğim göz kremim bu diyebilirim. uzun süreler kullanmasam bile hep daha sağlıklı hissettirmiştir. Ben genelde daha hafif ürünlerle değiş tokuş yaparak kullanmayı tercih ediyorum, her ay değiştirerek kullanıyorum böylece ağır ürünlerle yormamış sadece kür yapmış oluyorum cildime. Khiels'ın bir çok ürününü çok beğenerek ve severek kullanıyorum.

Flormar Quartet Eye Shadow 401: Flormar'dan beklediğimin üzerinde performans sağlayan bir far oldu. Hem renkleri, hem kalıcılığı hem de sürüş kolaylığı açısından sınıftan güle oynaya geçer. Toprak tonlarında çok az aşıltılı bir makyaj için gayet uygundur. Tek anlamadığım ve eleştirebileceğim durumu; dörtlü far paleti yapıp neden içindeki farklardan ikisini aynı renk koyarlar, ton mu kalmamış başka.

Flormar Waterproof Göz Kalemi Siyah: Yeni bir kalem alana kadar şimdilik bununlayım, akıyor evet. Hem de ben ağlamadan akıyor. Gözleri çabuk sulanan ve kalemi eyelinerı durmayan bir göz yapım var, daha sağlam bir kaleme ihtiyacım var. Fiyat olarak oldukça uygun ancak benim göz yapıma göre olmadığı kesin.

Sephora Rouge Infusion - Cherry Nectar 2: Vaad ettiği 12 saat kalıcılığı ne kadar sağladığı tartışılır ancak sürümü çok kolay, rengi çok güzel ve farklı, yapısı hafif ve kokusu gayet ölçülü. Severek kullanmaya başladım ancak tazelemek yanınızda bulundurmanız gerekebilir, ancak ben dudakta duruşunu çok beğendim.

Cold-mix: Bağımlısıyım evet, doğumdan sonra terapi görmem gerekecek. Neyse ki tavsiye edilen maksimum dozu hiç aşmadım.



*Biraz ortalık toz duman olsa bile yinede renklerin görünmesi için ürünlerin kapaklarının açık olduğu bir görüntüyü de eklemek istedim.

Renklerin olduğu gibi gözükmesi için ışık ayarı yapmaya çalışsamda birazcık fark elbette oldu ancak neredeyse bu renkler diyebileceğim bir noktaya kadar ilerledim =) Sizinle de o noktadaki fotoğrafı paylaşıyorum.


Sevgiler





22 Ekim 2014 Çarşamba

OKALİPTUS BAĞIMLISI BİR GARİP KUĞU


Burun açıcı ile ancak nefes alabiliyorum. Okaliptus yağına öyle bir bağlandım ki gören koala doğuracağımı düşünebilir ama işin aslı pek öyle değil. Ciğerlerimdeki baskıyı azaltmak için tek çarem bir kaç damla yağ, başka bir şey kullanmak elbette yasak. Zormuş bu zamanlar ne diyeyim yani içinizi rahatlatacak, ama bir o kadar da keyifli evde boylu boyunca uzanmak, sadece uzanmak, yani uzanırken yorulmak yıllardır hayalini kurmuştum.

Artık müziğimi sesli dinliyorum, fön makinasına mesafeli davranıyorum (sesinden hiç hoşlanmıyor birileri), su sesi uzun uzun deniz havasını çekiyorum içime, sesini değil sadece bol bol su oluyor yanımda, demir ilacımı kesinlikle mandalina yiyerek içiyorum ve 2 saat önce/sonra kalsüyum içeren bir şey tüketmiyorum, tam tersini kalsiyum ilacım için de yapıyorum, sabaha kadar uyuyamadığım oluyor dert edinmeden kitap okuyorum (normalde asabiye bağlardım 1 saat gecikse uykum) bir de güzel şeyler konuşmaya dikkat ediyorum, olumlu uygun ve sevgiyle söylenmiş sözler. 


Not: Doğuma az bir zaman kala mobilya bakmaya başlamayın aman, geç olabilir. Korkulara, yönlendirmelere pek kulak asmadan, 24.haftadan sonra mobilya bakılabilir bence. Karar vermek, imalat, kurulum, havalandırılması zaten 2/2,5 ay sürüyor. bebek evdeyken mobilya kokusu olmaması için siz siz olun erkenden karar verin. Kimyasal içermeyen natural boya ve malzemelerden olmasına, işlevselliğine, fiyat-performans uyumluluğuna dikkat etmek yeterli.

Sevgiler


16 Ekim 2014 Perşembe

DOĞUM ÇANTASI GERÇEKLERİ ve GERİ KALAN HER ŞEY

Listeler hazır mı?
Hadi size benden bir güzellik. Aramayın sormayın dert etmeyin, ben yaptım siz yapmayın. Yanıma ne alacağım, kesin bir çok şey unutacağım kesik kalacak ben de stres asabiyet yapacağım, öyle bir günde bile her şeyi ben mi düşünmek zorundayım, onun organizasyonunu da mı ben yapayım diye bıdır bıdır içimden söyleniyordum ki çözümü buldum aslında pratik olarak bulmuş ben onlardan ödünç aldım.

Canım dostlarım N. ve B. daha önce çok araştırmışlar çevrelerine sormuşlar derleyip toplamışlar biz de annemle üzerinden geçtik, sağa sola sorduk ve cilaladık. İşte hayati önem taşıyan, her gebenin ihtiyacı Hastane Çantası Listesi!!!!!!


Ne alacağım, amaaan bunu unuttum, kim bilecek şimdi derdine son. İster eşini,z anneniz veya kendiniz gidin yapın alışverişinizi koyun kenara, acil durumda kapıp çantayı doğru hastaneye. Son anda telaş yapmaya, en mühimleri unutmaya, gereksiz masrafa, eksik kalan eşyalara son =)





GEBE KADININ SON GÜN ÇANTASI

  • 2 gecelik, önden düğmeli emzirmeye uygun
  • Göğüs pedi – göğüs kalkanı
  • Göğüs kremi
  • Süt toplama poşeti
  • Hamile donu (10 adet)
  • Terlik
  • Çorap
  • Sabahlık
  • Hitül
  • Emzirme sütyeni (2 adet)
  • Emzirme yastığı
  • Büyük boy Ped (orkid)
  • Bebek tulumu ve body
  • Emzik
  • Bebek bezi ve ıslak mendil
  • Bebek için hastaneden çıkış paketi
  • Bebek için battaniye
  • Ana kucağı veya Araba koltuğu
  • Diş fırçası - macun
  • Makyaj malz., yüz temizleme malz. ve fırça toka taç vb.
  • Telefon ve e-maillerin listesi
  • Fotoğraf/Video kamer ve şarjları
  • Evlilik ve Nüfus cüzdanları

8 Ekim 2014 Çarşamba

TELAŞLI KUĞU'NUN 40 HAFTA İLE İMTİHANI


Son bir kaç gündür diş ağrısı çekiyorum, artık diş mi yoksa diş eti mi tam bilemiyorum. En yakın zamanda doktora gitmem lazım onu da biliyorum ama işte acaba bir sorun çıkarmı diye korkuyorum. Gerçi gebelşkte dişeti şişmesi ağrısı vs gibi durumlar sık karşılaşılan durumlarmı yani bir özelliğim ayrıcalığım yok. Saçma korkularımla hamilelikte tanıştım. 

Normalde çok evhamlı biri değilimdir hatta biraz rahat olduğum bile söylenebilir ama hamilelik süresince yaşadığım bir takım olumsuz sağlık durumları ve fazla bilmenin getirdiği aşırı yük bende stres ve kaygı olarak geri döndü. Hamileliğin 28. haftasını saymaya bile başladım, malum erken doğum olur da vs vs. İnsana korku sonradan yerleşen bir duyguymuş ve baya zorluyormuş onu gördüm. Gerçi annem bebeler doğduktan sonra asıl korkunun evhamın başladığını iddia edip beni dahada ürkütse bile benim şimdiki halim bile kendimden soğumama yetecek derecede garip. Arada mola verip ‘Hayırdır tonton mevzun ne senin?’ diye kendimi dinleyip şakinleştirmesem işin ucu ooo kim bilir nerelere gidecek. 

Demir, kalsiyum, multi-vitamin takviyelerim tam gaz devam ediyor. Unutmamam lazım biliyorum ama bazı günler uyanıyorum ve sadece geri uyuyorum o kadar durağan geçiyor ki o anda adımı sorsan söyleyemem öyle boşa alıyorum beyni, unutuyorum o gün içmeyi. Daha çok dikkat etmeye çalışıyorum. 

Ceviz, yumurta, meyve, yoğurt ve bol su günlük menümün haremağaları. Hep oradalar. 


Not: Internette derimi araştırırken farkettim ki sabah mayhoşluğu yüzünden dişlerini fırçalamayan çokmuş hamilelikte. Aman diyim en mühim mevzu buymuş. Ya diş fırçalanacak ya da uygun bir gargara ile temizlenip daha sonra fırçalanacak ama her türlü fırçalanacak, yoksa zaten ağzın son derece hassas olduğu bu dönem daha problemli hale gelebilir.


3 Ekim 2014 Cuma

KENDİ KENDİNE KONUŞAN GEBELER KULÜBÜ


Millete su gibi akıp geçti dedikleri 9 ay Anne adayına hiç geçmez.
Merak endişe heyecan hazırlıklar hormonlar anlayışsızlar  artık gerisini hayal edin. Bana da hızlı geçtiği söylenemez ama daha hızlı geçmesi geçip giderken aıcık ardında güzel izler bırakması için kendi kendime meşgaleler buluyorum.Ben hergün sesli kitap okuyorum mesela, şarkı dinletiyorum öyle klasik falan değil baya sevdiğim sakinleştiğim şarkıları, günlük yazıyorum ileride okusun diye, ihtiyaç listesi yapıp internetten araştırıyorum kalem kalem, banyo sonrsı bebeyağı krem ne bulursam artık. Bir tek bire bir dialog kuramadım çok, geçen arkadaşım geldi ziyarete onun da az bir zamanı kaldı, geçti karşıma göbeğini seve seve ‘Anneeeem, canım napıyormuşş benim tatlışım.’ demeye başladı. Utancımdan dörde bölündüm, ben hala öyle konuşmalar yapamıyorum, garip geliyor, daha belki de çok zamanım var ondandır. Ama çok güzel kitaplar okuyorum, konferanslar dinletiyorum, çocuk bakımı ile ilgili kendimi geliştiriyorum çünkü baya Fransız olduğumu görüyorum diğer hamile bireylerin etrafında. Açığı kapamam lazım. Koşşş Kuğu!!!

DETAY;
İlk hafta masal okumakla başladım (Grimm Kardeşler)
Sonra Ingizlice Konferans (TED) dinledik ve hala günde 15 dk devam ediyoruz
Bu hafta Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı ve Halil Cibran- Öz’ü okuyoruz
Bitince sırada Uçurtma Avcısı var.


Eller şişmeye başladı, tuz azaltıldı su çoğaltıldı.
Artık hiç bir yemeğe ekstra tuz atmıyorum salata dahil. 
8-10 bardak suyumu ihmal etmiyorum.
Daha sık acıkıyorum ama daha az yiyebiliyorum.
Gün içinde olabildiğince dinlensem bile akşamları 10-15-20 dk hafifçe yürüyoruz eşimle, bol bol konuşuyorum hazır yakalamışken, hem bedenime hem de psikolojime iyi geliyor. Motive oluyorum.