Millete su gibi akıp geçti dedikleri 9 ay Anne adayına hiç geçmez.
Merak endişe heyecan hazırlıklar hormonlar anlayışsızlar artık gerisini hayal edin. Bana da hızlı geçtiği söylenemez ama daha hızlı geçmesi geçip giderken aıcık ardında güzel izler bırakması için kendi kendime meşgaleler buluyorum.Ben hergün sesli kitap okuyorum mesela, şarkı dinletiyorum öyle klasik falan değil baya sevdiğim sakinleştiğim şarkıları, günlük yazıyorum ileride okusun diye, ihtiyaç listesi yapıp internetten araştırıyorum kalem kalem, banyo sonrsı bebeyağı krem ne bulursam artık. Bir tek bire bir dialog kuramadım çok, geçen arkadaşım geldi ziyarete onun da az bir zamanı kaldı, geçti karşıma göbeğini seve seve ‘Anneeeem, canım napıyormuşş benim tatlışım.’ demeye başladı. Utancımdan dörde bölündüm, ben hala öyle konuşmalar yapamıyorum, garip geliyor, daha belki de çok zamanım var ondandır. Ama çok güzel kitaplar okuyorum, konferanslar dinletiyorum, çocuk bakımı ile ilgili kendimi geliştiriyorum çünkü baya Fransız olduğumu görüyorum diğer hamile bireylerin etrafında. Açığı kapamam lazım. Koşşş Kuğu!!!
DETAY;
İlk hafta masal okumakla başladım (Grimm Kardeşler)
Sonra Ingizlice Konferans (TED) dinledik ve hala günde 15 dk devam ediyoruz
Bu hafta Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı ve Halil Cibran- Öz’ü okuyoruz
Bitince sırada Uçurtma Avcısı var.
Eller şişmeye başladı, tuz azaltıldı su çoğaltıldı.
Artık hiç bir yemeğe ekstra tuz atmıyorum salata dahil.
8-10 bardak suyumu ihmal etmiyorum.
Daha sık acıkıyorum ama daha az yiyebiliyorum.
Gün içinde olabildiğince dinlensem bile akşamları 10-15-20 dk hafifçe yürüyoruz eşimle, bol bol konuşuyorum hazır yakalamışken, hem bedenime hem de psikolojime iyi geliyor. Motive oluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder