Kilo vermenin önemini biliyorum ama vücudunda çatlaklar selülitler olan yüzünde sivilce ve lekeler olan bir 34 beden olmamak için baya zorlamam gerekiyordu bedenimi. Sonunda bazı rutinler oluşturdum kendime. Aslında baya işe yaradı, yani en azından bu bakımları her yaptığımda kendimi daha iyi ve enerjik hissettim. Sadece kendim için yapıyor olmak bile motivasyonumu arttırdı. Hiç bir zaman 34 beden olamayacağımı biliyorum ama bu kendime bakmamam için bir bahane olmadı. İşte bir kaç tüyo ;)
* Banyoda uzun saatler geçiririz. Biraz işe yarasın o zaman bu keyif. Vücudu kabak lifi ile keselemek hem dolaşımı hızlandırıyor hem de selüliti engelliyor diye okumuştum ve mümkün olduğunca bunu soğuk su ile uyguluyorum.
*Duş jelime bir parça vücut peelingi katarak kullanıyorum. Ölü deriyi temizlediğine inanıyorum. Bir şeylere inanmak lazım tabi..
* Her aktarda saç bakım yağı adıyla bir kaç karışım satılır. Ben de güvendiğim bir aktardan bu karma yağdan aldım içine bir miktar avakado yağı ve e vitamini serumu karıştırdım. Haftada bir uygulamak lazımmış off kim uğraşacak derken 2 haftada bir düzenli olarak kullandım. Başka bir faydası var mı bilmiyorum ama saçlarımı yumuşatıp parlattı.
* Haftada iki gün tırnaklarımdaki ojeyi çıkartıp dinlendiriyorum. Ve o iki gün boyunca sürekli nemlendirici sürüp ovuyorum. Onların da sevgiye ihtiyacı var.
* Geceleri ayaklarıma bol miktarda nemlendirici sürüp bir süre bekledikten sonra çoraplarımı çekip uyuyorum. Bunu her gece yapmıyorum elbette ama mümkün olduğunca sık olmasına çalışıyorum.
* Kozmetik dünyası ayrı bir gezegen o nedenle isim marka ayırt etmem genelde. Hangi markanın hangi ürünü kime uygundur insan deneyerek öğreniyor. Sevdiğim bir markanın selülit kremini aldım, her sabah ve akşam ufak ufak masaj eşliğinde uyguluyorum. Doktorlar kozmetik ürünlerin çok dramatik sonuçlar vermeyeceğini söylüyorlar ancak masaj ve bakımın bende yarattığı özgüven hissine değer.
* Ufak kutularda satılan vücut balmlarından edindim ve her fırsatta dizlerim ile dirseklerimi onlarla ovuyorum. Bilgisayarla uğraşanlar bilir, o dirsekler masaya değmekten ponza taşı gibi olur. Dizlerden bahsetmeye gerek bile yok. Sevin onları. Canımmm dirseklerim diye öpmek isterdim ama sanırım bunu dünyada çok az insan yapabiliyormuş. Özel olmaktan vazgeçiyorum.
* Bitki çaylarıyla aram hep limoni olmuştur. Hiç hoşlanmam, içmem. Taaaki Yeşil çayın metabolizmayı canladırıcı etkisi olduğunu öğrenene kadar. Şimdilerde gece yatarken yeşil çay içilirse uyurken kilo verme fikri üzerinde çalışmalara başladım. Başarılı olursam sanırım yılın ödülünü bile alabilirim. Bu hayallerin içinde yüzerken masamda bir bardak duruyor, içimi hoş bir çay mümkünse sallamadan demleyerek içelim böyle yaprak yaprak.
* Ana yemeklerde 2 yemek kaşığı yağsız yoğurt yemeye başladım. Hem tok tutuyor hem de yoğurdun sağlık açısından bir çok yararı var. Benim gibi şanslıysanız kayınvalidenizin enfes ev yapımı yoğurdundan yiyin. Hem doğal hem okunmuş :)
* Suyu sevenlerdenimdir. Yani içmek değil ama deniz, duş, yağmur.. İçinde su olan her tabiata bayılırım. Birini bana su içmeyi öğretmesi gerekiyordu, o görevi sevgili doktorum üstlendi. İlk başta günde 5 bardakla sonra 1.5lt sonra 2 ve bugün 3lt'ye yakın su içiyorum. Bir nevi yıkıyorum organlarımı.
* Dediğim gibi çayla aram çok yoktur ama kahvenin her türlüsünü gün içinde sınırsız bir şekilde tüketebilirim. Baktım bu kahve selülit denklemi her yerde konuşuluyor bende miktarı azaltıp içine yağsız süt ekledim. Böylelikle hem süt içmiş hem de kahveyle aramdaki mesafeyi açmış oluyorum.
* Son yıllarda tüm mağazalarda daracık elbiseler, düşük bel pantalonlar ve tayt gibi kotlar satılıyor. Yani şöyle söyleyeyim; bol, rahat, yüksek bel bir pantalon arayışımın 2. yılına girdim ve hala bulamadım. bel bölgemi taşıran, bacaklarımdaki dolaşımı kesen bir pantolanla vücudumun alacağı şekli hayal bile edemiyorum. Rahat giyinin kızlar, bindiğiniz gemi falan batmıyorsada lütfen o can simitlerini pörtletmeyin. Allah muhafaza kalıverirler öyle.
* Taksiye harcadığım para ile kendime yeni bir araba almak için banka kredisine girebileceğimi hesapladığımdan beri yürüyorum. İtalyanlar boşuna mı zayıf?
* Biliyorum yaz bitiyor, denize giremeyeceğiz uzun bir süre ama sıcak iklimlere tatile gitme ihtimaline karşı; yüzün! Havuzda yüzmekte bir alternatif ama mümkünse denizde yüzün. Yazları denizden sadece uyumak için çıkıyorum, en çok kiloyu da yazın vermişimdir. Denizde yarım saat bisiklet çevirir gibi hareket etmek bile inanılmaz bir spor oluyor. 5 saat kulaç atmak değil bahsettiğim, balık etli olabilirim ama henüz palamuta terfi etmedim. Sadece yüzmek, denizde oyalanmak bile ruhumu tedavi ediyor, bedenimi değiştiriyor.
Son olarak.. Aynada bazen kendime bakıp gülümsüyorum. Psikopat bu diye ekranı öfkeyle kapatmadan önce bir dene. Sadece aynaya bak, güzelsin, sağlıklısın, hayattasın ve gülümsüyorsun. yetmez mi ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder