23 Ağustos 2013 Cuma

ŞAHSEN, BİZZAT, KENDİMLE BAŞBAŞA KAHVE





Yeterince kalabalık, hız ve bize ait olmayan seslerin içinde yaşamaya çalışırken gerçekten içimizden ne geçtiğini veya ruhumuzun neler söylediğini duymakta zorlanırız. Tamam dürüst olacağım, 'duymakta zorlanmak' hafif bir tabir oldu çünkü duymamız aslında imkansızdır. İçimizden geçenleri değilde, yapmamız gerekenleri yaptığımız 24 saatin sonunda elimizde çoğunlukla 'yorgunluk' kalır. Kendimiz ve yine kendimize ayıracağımız başbaşa ufacık bir zaman dilimi hem duymamıza hem de biraz soluklanmamıza neden olacaktır. Bir kitap, bir fincan filtre kahve, ağaç gölgesi ve sessizlik... Belki de bu sessizlik içimizde ateşlenmeyi bekleyen fikir ve potansiyelleri harekete geçirir, kim bilir, hep güzel gelişmeler sessizlikte oluşur (spora başlamak, akşam yürüyüşlerine devam etmek, yazı yazmak, kurabiye süslemesi öğrenmek, yeni bir ülke keşfetmek, vs..). Üstelik gerçekten dinlenen ruhumuzun gücü bize başaramayacaklarımızın başaracaklarımızın yanında miniminnacık olduğunu hatırlatır, güç bende artık!!!!!!!

Not: Sizinle bu keyifli anı paylaşmak için ufak bir mola vermiştim ancak şimdi  kitabıma geri dönüyorum ve yeni bir kahveye başlıyorum... Aklıma da ilginç şeyler gelmiyor değil, belli mi olur yakında yeni süprizler yaparım belki.

Sevgiler

21 Ağustos 2013 Çarşamba

PARDON GARSON BEY, EN BÜYÜK PORSİYONDAN OLSUN LÜTFEN!




Kilolu olmanın en önemli sebeplerinden biri olarak ‘genetik’ yatkınlık gösterilir. Ailede obez veya fazla kilolu bir veya daha çok kişi varsa muhtemelen senin de kilolu olmanın tek sebebi ondan almış olduğun gen olduğunu düşünüp kolaylıkla suçlayabilirsin gibi bir düşünce beliriyor kafamda.

17 Ağustos 2013 Cumartesi

ELEMENTLER İÇİNDEN BİR SENİ SEÇTİM DENEMESİ


Kuğu'un yaşam alanı sudur diye bir laf etmiştim daha önceki yazılarımda, onun hakkını vermek için 'vakit bu vakittir' diyerek tek başıma atladım suya. Dubalara kadar (duba 'sınırsızın sınırını' temsil eder hep aklımda ve nedense aşılması gereklidir, dayanamaz insan) slowmotion yüzdükten sonra sakinleşip daimi dostum denizle kaldık başbaşa. Tutunmadan su üstünde saatlerce kalabilmekte benim marifetim:) Kendini dinlemek güzeldir, sessizlik içinde gerçekten duyabilirsiniz ruhunuzu. Huzursuzsa sakinleştirebilir, umutsuzsa saçını başını okşayarak güven verebilirsiniz. Sadece su üstünde kalabilmek için bacakları hareket ettirirken bile bir çok şey düşleyebilir insan ki benim genelde en yaratıcı fikirlerim, hayatım ile ilgili isabetli kararlarım hep 'kurbalamaaa stili' sırasında ortaya çıkmıştır. 



15 Ağustos 2013 Perşembe

ASLAN GİBİ GERİ DÖNDÜMMMM....


O ilk an çok vurucu olur. Kıştan kalma süt beyaz tene bir de aynı dönem alınmış fazla kiloların yağları eklenince tatilcilere nasıl bir görüntü vereceğin telaşı sarar, muhtemelen bedeni de geniş bir pareo. Pareonun boyutudu da önemlidir elbette; şile bezi deniz elbisesi, uzun şal desenli pareo veya kısa naylon şöyle bir bağlamalık etekler. Fazla kilo kat sayısının aralıklarına göre belirlenir modeli, benim bu yaz en büyük kat sayı aralığındaki deniz elbisesi favorim oldu. Mekan Bodrum olunca, İstanbul’un en fit bay ve bayanları basmış kumsalları, gerçi Bodrum’da kum da yok ama neyse. 

12 Ağustos 2013 Pazartesi

SON TOMBİK KUĞU, BABA KUĞU ve PARFE



- Ne yazdın bakiim en son?
- Anne şuna bir son versek, ödev yapıyormuşum gibi bir havan var her gün aynı soru, yayınlanınca okursun sende.
- Başlığı söyle bari ya. Ben sana böyle mi yapıyorum.
- Senin bloğun yokta ondan, yoksa kesin daha fenasını yapardın. Tombik Kuğu ve Baba Kuğu'nun Maceraları
- Babanı mı yazdın?
- Kıskançlık yapmıcaksın heralde zira o kadar yazdım ki okuyucu benden iyi tanıyor seni.
- Yok hayır da insan babasına kuğu der mi, yuhh, hem senin babanın neresi kuğu. Hahaha
- Babam orda mı, onla konuşmak istiyorum, verebilir misin telefona,  aaaa tabi olsa böyle konuşmazdın, akşama anlatsam mı durumu acaba?
- Kütttt, dıt dıt dıt dıt dıt

Babalar ve kızları arasındaki aşk büyüktür. Bizde de durum farklı olmadığından annemin bana yaptıklarını anlatmaya blog vs yetmez ama o olmasa hayatım; tadı tuzu falan olmayan böyle meşeden bozma krakerler var ya işte ona dönerdi maazallah! Annem hayatımın gülen neşeli yanı, sürekli bir didişme ve sevişme halindeyiz, bizi görenler gülse mi gerilse mi karar veremez. Aslında anlatacağım konu bu değildi, tamamen abur-cubur yemeye nasıl başladığımı yazacaktım ama annemle gelişen diyalog beni buralara kadar sürükledi.





9 Ağustos 2013 Cuma

!!! BON VOYAGE !!!



Bir kuğunun doğal yaşam alanı su iken nasıl olur da bu şehir hayatına uyum sağlayamadığımda suçlanırım? Tüm sene tatile çıkamadım, denize giremedim, hatta balıklama çakılamadım suya işte bu nedenledir ki azıcık birazcık sinirliydim ta kiiiii bugüne kadar. Çevirme piliç gibi döne döne güneşleneceğim, vatoz gibi denizin dibinden giderek saatlerce akvaryumu seyredeceğim ve tüm tatil çıplak ayak dolanıp negatif enerjimi toprağa gömeceğim. 

Her yaz olduğu gibi bizim evdeki geleneksel bavul krizi yine yaşandı. Sevgili eşim bavulu bencilce kapattığımı iddia ediyor ama bir erkeğin ne kadar eşyaya ihtiyacı olabilir ki üstelik tüm günü bir deniz şortuyla geçirdiklerini de hesaba katarsak? Al yanına 2 tane t-shirt  yeter de artar bile, Ayrıca o takılar aksesuarlar bavuldan çıkamaz, evet hepsini kullanacağım, denize ayrı geceye ayrı!!!


Bol Güneşler.

7 Ağustos 2013 Çarşamba

GÜNÜN DETAYI No.07


Ben baya baya küçükken Sarıyer'de ve Fenerbahçe Parkı'nda yazlık açık hava sinemaları kurulurdu ve kült filmler gösterilirdi. En sevdiğim aktiviteydi sanırım. Orada izlenilen filmin etkisi bir başka olur. Son dönemde bu geleneksel yazlık sinemaların popüler olmaya başladığını ve bir çok farklı mekanda bu uygulamanın olduğunu fark edip hemen gittim, eksik kalır mıyım hiç. Sağ olsun eşim tüm film uyudu 'Gözüm dalmış Canım, uyumadım' dese bile anlaşılmayacak gibi değildi, oysa kendi seçti filmi, güya eleştirileri okumuş. Her şeye rağmen oldukça eğlendiğimiz bir akşamdı ve atmosferi yeterdi, yinede siz sevgilinizin uyuma ihtimaline karşın Pasifik Savaşı dışında bir film seçin. Pazar akşamı gittiğimiz sinemanın ertesinde kendimi biraz küçülmüş ve biraz daha neşeli hissettim, açık hava çarptı sanırım. Yaz bitmeden 'to do list' in en üst maddesi olma yolunda aday.





Not: O parmaklarımızı bulaya bulaya yediğimiz popcorn var ya, işte o sırf yağ deposuymuş. 1 küçük boyunda bile tüm rejimi katledecek kadar kalori varmış, üstelik mısır tahminimizden daha çok yağ ve tuz emdiği için fark etmeden hopppp mideye. Ben tuz eklemiyorum desem de Ayça Abla asla!!! deyince el mahkum sade soda ve 1 fincan filtre kahve ile filmi tamamladım. Karnımın gurultusundan uyuyamama durumunu özlemişim. Bir şey izlerken yemek yenmemesi gerektiği kuralına uymayı bir başarırsam zaten dünyalar benim olacak.


Sevgiler


5 Ağustos 2013 Pazartesi

TOMBİK KUĞU'NUN YILDIZLI GÜNLERİ - MENÜLER


Her şeyi yanlış yapacak halimiz yok, bazen baya iyi gittiğim ve sonucunda Ayça Abla'dan yıldız aldığım günler de oluyor. Üstelik zaman ilerledikçe bu yıldızlı günlerimin sayısı artıyor. Öğreniyorum ben de deneye yanıla. Hayat boyu sürecek bir duruş bu ve elbette bir anda değişmek mümkün değil ama yıldızlarımın sayısı arttıkça fark ediyorum ki; ben bu işi kıvırdım sanki.. İşte son iki hafta içerisinde 'yemek günlüğümdeki' yıldızlı günler...





ÇARŞAMBA
Sabah: (07.30) İlaç sonrasında mutlaka bir şeyler yemem gerekiyor ama kahvaltı için fazla erken geliyor bana bu nedenle 3 kuru kayısı ve bir bardak su.
Kahvaltı: (09.15) bir adet kepekli tost, yanında yağsız sütten nescafe
Öğlen: (13.45) yemekhane rulezzz. 1 kepçe brokoli çorbası, 3 yemek kaşığı ıspanak ve 3 yemek kaşığı kadar yoğurt, 1 adet ufak boy kepeklı top ekmek.-aslında çorba ekmek yerine geçiyor ancak mevzu brokoli olunca Ayça Abla kanaat notu vererek bugünü 4,5'le 5 yaptı)
Ara: (15.00) 1 avuç leblebi, 1 fincan yeşil çay
Ara: (16.50) 1 adet yeşil elma
Akşam: (19.20) fırında somon ızgara ve yanında kabak biber gibi sebzeler, 1 dilim kepek ekmeği, içecek.
Gece: (21.30) 1 bardak kendi yaptığım smoothie

CUMA
Sabah: (08.00) ilaç sonrası 1 adet kepekli grissini ve 1 adet kuru erik
Kahvaltı: (09.45) 1 adet kepek ekmekli beyaz peynirli ve domatesli sandwich yanında küçük boy yağsız latte
Öğlen: (13.40) 3 yemek kaşığı zeytinyağlı fasülye, 1 kase cacık, 1 küçük kase mevsim salata, 1 top kepek ekmeği.
Ara: (15:10) yarım avuçtan az leblebi
Ara: (17.00) 6 adet kuru çekirdelki vişne ve 1 fincan 9'lu çay
Akşam: (19.40) 1 kepçe-ufak- yoğurt çorbası, 2 dilim ızgara bonfile yağsız, 1 dilim kepek ekmeği, otlu ayran
Gece: (21.20) 1 fincan yağsız sütlü nescafe

SALI
Sabah: (08.10) 1 orta boy şeftali
Kahvaltı: (10.20) kepekli ekmekten peynirli ızgara sebzeli sandwich yanında küçük boy yağsız ice latte
Öğlen: kahvaltıyı çok geç yaptım acıkmadım off poff çokkk sıcak.
Ara:(14.15) 1 avuç leblebi, 1 fincan sütlü nescafe
Ara:(17.00) 4 adet kayısı, 2 adet mor erik
Akşam:(19.05) fırında light kaşarlı mantar dolma 8 adet, 3 adet ızgara charliston ve bir küçük kase yeşil salata.
Gece:(21.20) 1 adet meyveli probiyotik yoğurt

PERŞEMBE
Sabah:(10.00) 2 adet yumurta ile hazırlanmış peynirli omlet ( içinde maydanoz dereotu gibi yeşilliklerle ve yağsız olarak seramik tavada hazırladım) yanında 1 fincan sütlü nescafe
Öğlen:(14.45) 2 yemek kaşığı barbunya, 1 dilim kepek ekmeği, 2 yemek kaşığı yoğurt
Ara:(17.00) 1 adet orta boy şeftali, 2 adet kayısı
Akşam:(20.05) yeşil salata, 5 adet parmak köfte, 1 parça peynir (kibritten ufak:)), 1 dilim kepek ekmeği
Gece:(21.40) çok geç oldu biliyorum ama film izledik yani benim suçum yok- yarım bardak kendi hazırladığım smoothie (bunun yanında 'lütfen bundan sonra uyumadan 3 saat önce dükkanı kapat' notu var)

CUMARTESİ
Sabah:(09.45) 1 adet kepekli tost, 3 zeytin, 1 fincan sütlü nescafe
Öğlen:(14.00) 1 kase-2,5kepçe eder- soğuk yoğurt çorbası
Ara:(17.10) 1 adet ufak nektar, 13-14 adet leblebi
Akşam:(19.40) 3 yemek kaşığı ıspanak yemeği, 1 kase yoğurt, 1 dilim kepek ekmeği, yeşil salata
Gece:(21.00) 1 top light sade dondurma -gerçekten 1 top fazlası yok (aslında dondurmada çok yağlı olduğu için yasak ama gerçekten light olduğu için kurtardım paçayı, kaptım yıldızı)

PAZAR
Brunch: Açık büfede o kadar çok tatlı vardı ki yani nasıl dayanabilirdim bilmiyorum o yüzden açık büfe yerine kendi seçtiğim kahvaltıyı yedim, daha güvenli oldu böylesi..(11.45) 1 üçgen dilim beyaz peynir, 1 dilim kaşar, 3 adet zeytin, 2 yemek kaşığı menemen, 2 dilim yuvarlak sucuk ızgara, 1/5simit, 2 dilim kepek ekmeği, domates ve salatalık, 1 fincan sütlü nescafe... (14.50'de biten bir seremoni)
Ara: (17.05) 1 orta boy yağsız sütten ice latte
Akşam: (20.00) Yeşil salata, 3 yemek kaşığı kabak yemeği, 1 dilim kepek ekmeği

'Pazar günü kaçırmışsın ama' diye düşünen olabilir; sonrasında öğünlerimi kısarak telafi etmediğim ve aslında açık büfeyi tercih edip dibe vurduğum bir hayattan sonra bu menü yıldızlık ve öpücüklüktü, bu nedenle her adım değişiklik yolunda önemli bir mesafeyi işaret eder. Üstelik tatlı, reçel, nuteeee..., pasta falan hepsi tek tek aklıma geldi tabi ama mideme gelmedi, benim değişim yolum için büyük insanlık için küçük bir adım.


Not: 'Yemek Günlüğü' çok fena bir şeydir, yediğinizi dürüstçe yazarsanız emniyet kemeri gibi olur, 'Ya arkadaş 2 saat önce bunu yedim aç olmamam lazım, hayırdır, ben iyisi mi bir bardak su içeyim bir sonraki öğünde gerçekten acıkınca yersim' dedirtir insana, candır, tavsiyemdir.


2 Ağustos 2013 Cuma

"NOT TO DO" LIST BABE (Yapma Annemmm, Yeme)






Benim hayatta sevdiğim her şeyin zararlı olması kaçınılmaz bir kader halini aldı. Tatlı severim kilo yapar, yurt dışı dışı dışı gezmeyi severim bütçeye zarar yapar, kıyafette enteresanlıklar severim maaş yatar, yemek yapmayı severim akşam uyku yatar, masamda içki varsa sohbet dostluk severim o hafta rejim uçar, ayakkabı severim topuklarımı söker atar, sevdim mi çok severim kalbe zarar yapar....